Bir Daha Bu Şekilde Dönmemek Üzere Ayrıldım Otogardan


5 gündür bu halde (kirli) olmanın bir diğer kötü yanı, toplu ulaşım esnasında, kalabalıkta rahat olamamak.. O anlarda, insanlardan uzak olan yere kaçıyorum. Ve bir an önce ineceğim yere gelmeyi bekliyorum...

CUMARTESİ... (OTOGARDA 5. GECE)....

Saat 00.20...
Cumartesi'ye döndü gece,,,
Seyahate çıkmak için gelenlerle AŞTİ'de insan/yolcu yoğunluğu bu saatte de devam ediyor.
Otogarda yaşayan kediler var. İlk akşam siyah olanı, 2. akşam beyaz olanı, 3. akşam tekrar siyahı ve 4. akşam da beyaz olan kediyi gördüm.. Bu 5. gecede ise ilk defa ikisinin bir araya geldiğine tanıklık ediyordum.  Yin-Yang'ı tamamlamış olduk böylece.

Saat 01.15...
Otogara yoğun olan girişler azaldı. Ancak otobüs kalkış saatlerini bekleyenlerin sayısı fazla olduğundan boş koltuk yok gibi.


Bir kadın bağırır şekilde söylenerek giriş kapısına doğru yürüyor. Bir yandan da bir telefon görüşmesini sürdürüyor. Görüştüğü kişiye mi o şekilde sesleniyor, bir olayı mı anlatıyor tam anlaşılmıyor. Tek anlayabildiğim kelimesi, "para" dediği!..
Çevrede bazı koltuklarda uyuyanları da uyandırıyor o ses tonuyla..
Kısa bir süre sonra, bir genç ile dönüyor kapıdan. Kadın telefonunda görüşmesini sürdürüyor. Aynı kadın 4 saat önce bu kez dışarda peronların öteki ucunda yine bir nedenle bağırıyordu.

Saat 02.50...
Hafta içindeki bu saatlere göre hareketlilik daha fazla.. Boş koltuk sayısı hala çok az. Otogarın içini baştan sona dolaşıyorum. Uyumak için uygun bir yerde boş bir koltuk bulma derdindeyim. 5. geceyi geçirmek üzere, artık gözlem yapmaktan çok gözlerimin ve vücudumun dinlenmesi ile meşgul beynim.
Sonunda buluyorum boş bir koltuk. Yeri kötü sayılmaz. Şimdi uyku saati! Düşünmeyi de sabaha bırakıyorum.



Saat 07.30....
Uyandım.. Güneş kendini gösterdi. Bulunduğum yerden kalkarak güneşli bir bölüme geçip, uyumaya orada, ara ara uyanarak (uyanmak zorunda kalarak) devam ediyorum.

Saat 11.17...
Fahri (EYİCAN) aradı.. Bugün zamanı var. Buluşup sohbet edebileceğimizi söyledi. Şehre gitmek üzere hazırlanıyorum. 

Kaç gündür buralarda yaşamanın, kişisel bakım açısından gittikçe zorlaşan olumsuz etkilerini de yaşamaya başladım. Sakallar uzadı. Banyo yapamadım, diş fırçalayamadım. Ayaklarım, ayakkabı içinde, aynı çorapla 5 gündür kapalı halde.. Çekilir bir durum değil. Bir de kirlenince, insana kendini kötü hissettiren bir durum

5 gündür bu halde (kirli) olmanın bir diğer kötü yanı, toplu ulaşım esnasında, kalabalıkta rahat olamamak.. O anlarda, insanlardan uzak olan yere kaçıyorum. Ve bir an önce ineceğim yere gelmeyi bekliyorum...

Karikatürcü Fahri EYİCAN ile, Ankara Kurtuluş Parkı'nda çay eşliğinde
hem karikatür çiziyor hem de çalışmaları üzerine sohbet ediyoruz.

(Foto: Muammer KOTBAŞ) 


Saat 12.45...
Kızılay'da 5TL'den 2 küçük pet su aldım. Buluşunca birini Fahri'ye verdim. "Ben de almıştım!.." deyince, "Peki hangimiz daha ucuza aldı? Söyle bakalım aldığın fiyatı!.." Marketten tanesini 3TL'ye aldığını söyleyince "Sen kazandın!.." dedim.

Kurtuluş Parkı'nda piknik masalarının birinde oturduk. Koyu bir karikatür ve genel sohbet eşliliğinde O'nun getirdiği termosta çay, kek ve bisküvi ile çaylarımızı yudumluyoruz. Fahri bu parka ilk kez geliyordu. Çok beğendiğini söyledi. Durumumla ilgili yine yapıcı ve güzel önerilerini sundu bana. 

Fahri EYİCAN portre deseni..
Anlık hızlı bir çizim. Son 4 gündür ilk çizebildiğim buydu..


Saat 16.15...
Fahri eve döndü. Ben Sıhhiye parkına geçtim. Hava güneşli. Ekim sonu olmasına rağmen hala ısıtıyor. 45 dakika yararlandım bundan.

Saat 17.00...
Çayın 15 TL olduğu üst geçitteki çayevine gidiyorum. İki saat oturup, telefonumun azalan şarjını doldurup iki (2) çay içip çıkıyorum. Belirsizlik süreci uzadıkça, harcamayı biraz aza indiriyorum.

Birkaç gündür ayran-poğaça atıştırdığım kafeye geçiyorum. Otogara aç gitmeyeyim. Bu kez 1 ayran 1 pasta 69TL. Fakat verdiğim 100 TL'nin üzeri olan 31 TL değil, 30 TL veriyor tezgahtar. Farkında değil sanırım. İtiraz etmedim.


Saat 20.15...
AŞTİ'ye.. 
Bugüne özel sözüm: "Ne ben gidebiliyorum ne de geliyor beklediğim!"(mk)

İki ayrı yerde oturdum. Seçtiğim yerin soğuk esintisi olmamalı. Fakat boş bulduğum ilk koltuğun yeri ne yazık ki, karşılıklı iki otomatik kapının sık sık açılıp kapanmasıyla, rüzgarının, soğuğu da beraberinde getirdiği bir yer. Bir süre sonra oradan da kalkıp daha az soğuk olan bir yerde bir koltuk buluyorum. 

İkinci oturduğum yerin yan koltuğunda, görüntüsünden ekonomik durumu iyi gözüken, beyaz saçlı yaşlı kadın kısa mesafeli yürüyüşe başlıyor. Egzersiz bir anlamda. İkinci turunda, biraz uzakta iken orada ağlayan bir kadının yanında duruyor. Ben de uzaktan durumu anlamaya çalışıyorum.

Yaşlı kadın bir süre ilgilenip, tekrar yürümesine devam ediyor. Yeni turunda, ağlayan kadının yanına gelince tekrar durup ona destek olmaya çalışıyor. Daha sonra ben kalkıp yürüyorum. Onların önlerinden geçiyorum. Ağlayan kadının yanındaki daha genç olan kadın, kızı gibi. Anne-kız gibiler. Kalkıp gidiyor ve gözden kayboluyorlar bir süre sonra.  

Kurtuluş Parkı'nda sonbahar.. (Ankara, Ekim 2024)
(Foto: Muammer KOTBAŞ)


PAZAR... (OTOGARA VEDA.. )

Saat gece yarısını geçti. 
Dün gecenin yolcu trafiğinden eser yok bu gece. O nedenle ortam daha sakin ve sessiz. Bir an fark ettim ki, dün gecenin hareketliliği beni yormuş. Üstelik soğuk ve gürültü etkisiyle de uyuyamamıştım. Şimdi bir ağırlık ve uyku bastırdı. Hazır ortam sakin ve koltukların büyük bir boş iken, "güzel bir yer bulup, oturarak uymanın en güzelini yaşamalıyım!" diyerek bulduğum iyi bir yerde dinlenmeye ve uykuya geçiyorum.

Saat 07.00...
Sabah hareketliliği başlamış. Kısmen daha aralıksız uyumuşum. Diğer sabahlarda olduğu gibi güneşli yere geçerek biraz daha rahatlama peşindeyim. 

AŞTİ'ye veda!..
5 gün önceki kaldığım yerden tekrar devam etmek üzere,
 kararımı veriyorum.. AŞTİ'den ayrılma zamanı!

Saat 09.00...
Haftanın bu son günü benim durumumda hiçbir gelişme, değişim yok. Burada bulunmak anlamını yitiriyor. Artık olay ciddi boyutta sağlık sorunlarına yol açabilecek döneme giriyor. Daha da büyüyecek problemlerle savaşmakta yetersiz kalma riskim çok fazla. Bugün bir karar vermeliyim!.. 

Son 5 günde bağırsaklarım yeterince çalışamadığı için büyük tuvalete de çıkmamıştım. Ancak bugün bu anlamda tuvalete çıkabildim. Fakat hayatımın en zor anını yaşadım. Hiç bu kadar uzun süre tuvalette kalmak zorunda kalmamıştım!

İşte o andan sonra bu inatçı tutumumdan vazgeçip normale dönmeye karar verdim!.. 


Saat 11.00...
Aslında kararı vermek, vermiş olmak çok fazla önem taşımıyor. Verilen karar sonunda harekete geçilip geçilmediği asıl önemli olan. Harekete geçebilmem de 45 dakika sürdü. 

Saat 11.45...
Ev konusundaki gelişmeleri takip edebileceğimiz yakınımı aradım. 
"Evde misin?" diye sordum, "Evet" deyince, "Geliyorum!" dedim sadece.. 

Metronun son istasyonu AŞTİ, benim 5'ti..

Ve öğle saat 12.00'de, 5 gecemi geçirdiğim AŞTİ otogardan, bir daha bu şekilde dönmemek üzere ayrıldım!.. 

- SON -

DİPNOTLAR                            :

- "Sanat ve İnsan" kitabım o zorlu geçen 5 günün etkisine dayanamadı.  Ciltlerinden ayrıldı, koptu, eskidi bu sürede.

- HABER (7 Kasım 2024): 
"Aile Sosyal Yardım Bakanlığı, bugünden itibaren sokakta kalan evsizlerin toplanıp misafirhane ve otellerde konaklamalarını sağlayacak"..

- "5"in ÖZELLİKLERİ... 
En son evimizdeki odamda, köpükten bir "5" rakamı vardı. Masa üzerindeki aynanın üst tarafına ters olarak koymuştum. Öyle durdu aylarca. Onu anımsadım. Taşınmak için eşyaları toplarken o "5"i atmadım. Kolilerin birine koymuştum. Şimdi kayıp o "5" bulamıyorum.

Validenin acile kaldırıldığı gün de ayın 5'iydi.. 

4 aylık evsizlikten sonra; aday kiralık evle ilgili olumsuz gelişmeleri öğrendiğim ve benim 5 günlük otogar maceramın başlangıç saati akşam 5'ti (17.00). O evin bina kapı numarası da "5".

Ve 5. ayda ev problemini çözüp, soğuklardan kurtulmuş oldum.

Peki bunların bir anlamı var mıydı? Aslında bilimsel olarak yok. Belki ilginç bir tesadüf denilebilir!
Bizlerin olaylara ve yaşananlara nasıl baktığımızla, nasıl yorumladığımızla bağlantılı sadece. Ne anlam yüklersek, o!..


Beş Günlük Otogar Yaşanmışlığının Durum Değerlendirmesi >

Bu Sitede yayımlanan yazı ve görsellerin fikri sorumluluğu eser sahiplerine aittir
 Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından derlenmiştir.
Daha yeni Daha eski