Mehmet KAHRAMAN Karikatür Notları (4)

Biri dünya tatlısı diğeri İstanbul beyefendisi iki adam gibi adamla karşılaştım. Kendimi tanıttım elimdeki dosyayı verdim. Bol bol nasihat dinledim. Onlar benim ilk tanıştığım gerçek karikatürcülerdi, çok mutlu olmuştum. Bir ay sonra "ormanın" 508 numaralı ağacı oldum. Bu iki



Sizi başkalarıyla karıştırmamaları için adınız gerçek, imzanız özgün olmalı. Mesela beni Milenko KOSANOVIC ile karıştıran yarışmalar oldu. Bir H harfi yüzünden karikatürlerim A.D. sanal müzede adaşım Mehmet KARAMAN'ın sayfasında yer almaktadır.

Bir merakım daha vardı, Anadolu karikatürcülerin karikatürlerini dosyalıyordum. Bir gün onlarla tanışmayı hayal ediyordum. Çok istemiş olduğum için herhalde hemen hemen hepsi ile görüşüp tanışma fırsatım oldu.

Dosyada kimler yokki, Murat İLHAN, Ali BULCA, Seçkin TEMUR, Mustafa YILDIZ, Birol ÇÜN, Aşkın AYRANCIOĞLU, Engin SELÇUK, Sait MUNZUR.. ohooo daha kimler kimler ??
Tanışma fırsatım olmadığı dostları da Facebook sayesinde tanıdım, tanıştık.


Karikatür Notları (4)
Mehmet KAHRAMAN

"Bir mizah sayfasına takma adla sızdım.."


Deckname
Eskiden mizahçılar bazen takma ad kullanmış. Bu gün az da olsa takma ad kullanan sanatçılar hala var.

Ben karikatürlerimin altına önceden M. KAHRAMAN diye yazardım. Sonra M.K. kısaltmasını yazmaya başladım, K harfinin ucuna da dört yapraklı yonca çizdim. Hızlı yazdığım için yonca çiçeğe benzedi. Bir dönem lakabım Komba'yı kullansam da, haklı eleştirilere uyarak bu imzadan vazgeçtim.


Sizi başkalarıyla karıştırmamaları için adınız gerçek, imzanız özgün olmalı.
Mesela beni Milenko KOSANOVIC ile karıştıran yarışmalar oldu.
Bir H harfi yüzünden karikatürlerim A.D. sanal müzede adaşım Mehmet KARAMAN'ın sayfasında yer almaktadır.

Hatta Azerbaycan'a gönderdiğim karikatürler Türkiye yerine İsviçre adına yarıştı. İsviçreli dostumun bundan haberi var mı bilmiyorum. 
Ben de bir defa takma ad kullandım.

(Foto-1)

Karikatürlerimi yayımlamayacaklarını bildiğim bir mizah sayfasına takma adla sızdım 
Yöntemim çok basitti. Çizgimi değiştirdim, karikatürümü dörde katlayıp minik bir zarfa koydum. Her şey çok amatörce görünmeliydi. Zarfı postaladım, bir hafta sonra karikatürüm basılmıştı. 
Bunu ilk defa açıklıyorum takma adım Özgür DEMİR'di. (Foto-1)

Dosyaları düzenlemeye kalkmasaydım, gazeteyi görmeyecek unuttuğum bu şaklabanlık da aklıma gelmeyecekti. 


"Karikatürcüler bir ağaç gibi hür ve.."

508
16 yaşıma kadar hiç deniz görmedim.
Burgaz sahilinde Karadeniz'i seyrederken büyülenmiş biraz da ürkmüştüm. Köyümün etrafı göllerle çevriliydi, yüzmeyi doğuştan biliyordum ancak hala denizde boyumu geçen yerlerde yüzmem, yüzemem.

Köyümün adı Karaağaç, bulunduğu bölge Deliorman, dolayısıyla çocukluğum yeşil bir denize benzeyen ormanda geçti.


Deliorman'da sincaplar 100 kilometre ötedeki Tuna nehrine su içmek için giderlerdi. Bu mesafeyi hiç yere inmeden daldan dala atlayarak geçerlerdi.
Biraz abartılı mı oldu?
Ben mizahçıyım olacak o kadar..

Karikatürcüler bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşarlarsa daha mutlu olup daha çok meyve verirler.

(Foto - 2)
Necmi Rıza AYÇA  ve Mehmet KAHRAMAN

Karikatürcüler Derneği'ni hep bir ormana benzettim. Bu ormanda olmak için çok mücadele ettim. Defalarca dilekçe yazdım, cevap alamayınca sincaplar aklıma geldi.
Daldan dala değil ama otobüse atlayıp o "ormana" gittim.

Sultanahmed'de sarnıcın çıkış kapısından girip şimdi yerinde yeller esen dernek merkezinin ikinci katına çıktım.

Biri dünya tatlısı diğeri İstanbul beyefendisi iki adam gibi adamla karşılaştım. Kendimi tanıttım elimdeki dosyayı verdim. Bol bol nasihat dinledim. Onlar benim ilk tanıştığım gerçek karikatürcülerdi, çok mutlu olmuştum.


Bir ay sonra "ormanın" 508 numaralı ağacı oldum. (Foto - 2)
Bu iki üstada minnettarım, bu gün ikisi de aramızda değil.
Işıklar içinde uyuyun sevgili Necmi Rıza AYÇA ve Yener ÇAKMAK üstadlar. 

"Boş kafamı karikatürle dolduruyordum.."

Vay be...!
Çarşaf mizah dergisinde yayınlanan bir karikatürümün altına Raşit YAKALI Hocam şöyle yazmıştı; (...) "Bu kadar karikatürü çizmek için nasıl zaman buluyorsun, sen hiç uyumuyor musun?"

Vardiyalı çalışıyordum, uyku düzenim yoktu. Zaten yaptığım iş kol gücüne dayanıyordu, boş kafamı karikatürle dolduruyordum. 

(Foto - 3)

Bir merakım daha vardı, Anadolu karikatürcülerin karikatürlerini dosyalıyordum. Bir gün onlarla tanışmayı hayal ediyordum. Çok istemiş olduğum için herhalde hemen hemen hepsi ile görüşüp tanışma fırsatım oldu.

Dosyada kimler yokki, Murat İLHAN, Ali BULCA, Seçkin TEMUR, Mustafa YILDIZ, Birol ÇÜN, Aşkın AYRANCIOĞLU, Engin SELÇUK, Sait MUNZUR.. ohooo daha kimler kimler ??
Tanışma fırsatım olmadığı dostları da Facebook sayesinde tanıdım, tanıştık.

İşte onlardan biri Asaf BUDAK, Tarsuslu olduğunu dosyayı karıştırırken fark ettim. (Foto-3)
Ailem 1978 değil de 1951 yılında Anavatana göç etseydi büyük ihtimalle ya Tarsus'ta ya da Adana'da doğacaktım.
Vay be kadere bak! (Kaynak: Mehmet KAHRAMAN / Facebook - 2018)



Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.
Daha yeni Daha eski