Zeytin ve Pulya Karikatür Etkinliklerinde Verilen Ödüllerin Maceraları - 02

Zeytin ve Pulya Karikatür Etkinliklerinde Verilen Ödüllerin Maceraları - 02


Hüseyin ÇAKMAK

Pulya Ödülü Sorun Yaratıyor...

Uluslararası Aysergi - Pulya Karikatürcüler Buluşması ödül törenine bir gün kalmıştı. Ağustos ayının en sıcak günleri idi. Pulya ödüllerini almak için, arabam ile, Yeni Boğaziçi köyünden Lefkoşa'ya gelmiştim. Kuyumcuya gittiğim zaman, ihtişamlı ödüller karton bir kutu içerisinde beni bekliyorlar idi. Ancak, Pulya figürlerinde bir tuhaflık vardı. Figürlerin dip kısımlarında, Nohut tanesi büyüklüğünde, şeffaf baloncuklar vardı ve figürler sağa, sola, öne, arkaya eğik idiler. Bu durumu fark ettiğimi anlayan kuyumcu ustası açıklama yapma ihtiyacı hissetti: "Silikon'dan başka tutkal ahşap malzemeye yapışmıyor. Çaresiz kaldım. Başka şansım yoktu." Beş tane Pulya figürü kaidelerin üzerinden ha düştü ha düşecek idi. Başıma büyüdert almıştım. Yardım alabileceğim herhangi bir atölye bulmak imkansız gibi bir şey idi. Ödül töreni gecesi rezil olacaktık. Öfkemi içimde tutarak, ödülleri aldım ve Yeni Boğaziçi köyüne geri döndüm.

En yakın marketten, 5 - 10 tane Japon yapıştırıcı aldım ve kaldığımız Salamis Otel'e geldim. Resepsiyondan anahtarı aldım, kaldığımız odaya çıktım. Pulya figürlerini ahşap kaidelerin üzerinden çıkarttım. Silikonları temizledim. Japon yapıştırıcı ile Pulya figürlerini tekrardan kaidelerin üzerindeki deliklere yerleştirip, yapıştırmaya çalıştım. Olmuyordu. Ahşap kaide, Japon yapıştırıcıyı emiyordu. Yapıştı diye gözüken Pulya figürleri, az sonra eğri büğrü oluyordu. Böyle dert düşman başına.

Yerli - yabancı karikatürcü arkadaşlar ve ailelerimiz, hep birlikte, Yeni Boğaziçi bölgesindeki Salamis Otel'de idik. Deniz iki adım ötede. İnsanlar sahilde, kumların üzerinde güneşleniyorlar veya denizde yüzüyorlar idi. Ben, sahile bakan otel odasının balkonunda, çeşitli teknikler deneyerek, Pulya figürlerini kaidelere tutturmaya çalışıyordum. Kibrit çöpü, kürdan, kağıt, bez ve karton parçaları ile ahşap kaidelerin deliklerine dolgu yaparak Pulya figürlerini sağlamlaştırmaya çalışıyordum. Ne yaptıysam daha da berbat oluyor idi. Ömrümde bu kadar çaresiz kalmamıştım. O çaresizlik esnasında, yaşanan sorundan habersiz, eşim ile kızım odaya girdiler ve denize girip - girmeyeceğimi sordular. "Hah! Ben de tam onu
düşünüyordum." dedim. Güler misin, ağlar mısın.

(foto-09)
Salamis Bay Otel plajı..

Gece oldu, sorunu çözemedim. Uyku da tutmadı! Sabah kahvaltıya indim. Turistler kumların üzerinde, denizin içinde, yaz mevsiminin tadını çıkarıyorlar. Ödül törenine saatler kaldı. Ben, çareler düşünüyorum. Kahvaltı yapmak içimden geçmiyor. Ödüllerin arızalı olduğunu Yeni Boğaziçi Belediye Başkanı Cemal BİREN'den ve etkinlik sorumlularından gizlemiştim. Bir dert de o. Nasıl söyleyecektim. Neyse, kahvaltı masasından kalktım, sahile doğru yürüdüm. Sahilde bir tek ben giyimli. Herkes mayolu. Yüzenler, güneşlenenler, eğlenenler, gülenler. Ben, sahilde, kumların üzerinde, bir aşağı, bir yukarı cephanelik nöbetçisi gibi dolaşıyorum. Derken, sahilde, dalgaların kumlar ile buluştuğu noktaya geldim. Deniz çok sakin. Dalgalar nazlanarak sahile vuruyor ve geri gidiyor. Denizin en tatlı hali.,


Betonarme Ödülü Ben Keşfettim!...

Düşünceli bir halde, dalgalar ile kumların buluşmasını izlemeye başladım. Bilirsiniz, dalgalar sahildeki kumlar ile temas edince ilginç bir doğa eylemi meydana gelir. Islanan kumlar dalgaların içinde dağılmaya başlıyorlar; dalgalar geri çekilince kumlar bütünleşip sertleşiyorlar. Bu doğa olayını izleyince, aklıma bir fikir geldi ve "Şimdi denize girmenin tam zamanı" dedim! Derhal soyunmaya başladım. Karpaz yarımadasından Lübnan sahillerine kadar yüzüp geri gelec... Pardon. Aklım karıştı... Kaldığım yerden devam ediyorum: Bu doğa olayını izleyince, aklıma bir fikir geldi. Kumdan yararlanacaktım! Pet bir şişeye kum doldurdum. Süratle odaya çıktım. Pulya figürlerinden birini kaidenin deliklerine yerleştirdim. Figürün yerleştiği deliklerdeki boşluklara kum döktüm. Pulya figürünü dengeleyip, sabitledim. Japon
yapıştırıcıyı kumun üzerine dikkatlice damlatmaya başladım. Üç saniye sonra, Pulya figürü ile etrafındaki kumlar, ahşap kaideye sımsıkı yapışmış, beton etkisi yaratmıştı. Pulya ödülleri harika olmuştu. İşimi tamamlayınca, mayomu giydim, havlumu alıp, sahile indim. Lübnan sahilleri, bekle beni geliyorum!...

(foto-10)
Ahşaptan üretilen ancak, deniz kumu ve Japon yapıştırıcı ile desteklenen
altın, gümüş, bronz Pulya ödülleri..

2008 Zeytin Karikatürleri Yarışması Ödül Töreninde Yaşadığımız İlginç Bir Olay...

(...) "2008 yılında, Girne Anfi Tiyatro'da, 1. Uluslararası Zeytin Karikatürleri Yarışması’nın ödül töreni düzenlenecek idi. O yıldan başlayarak ödülleri, ahşap kaide üzerinde, orijinal altın, gümüş ve bronz Zeytin sembolleri olarak verecektik. İlk üç ödülün yanı sıra, 9 çizere de özel ödül (Bronz Zeytin sembolü) verecektik.

2008 yılında, organizasyon bozukluğu nedeni ile, ödül törenine sadece 5 çizer katılmıştı: Anton BUZETTI (Slovenya - Altın Zeytin), Vladimir STANKOVSKI (Sırbistan - Gümüş Zeytin), Atilla ÖZER (Türkiye - Bronz Zeytin), Igor VARTCHENKO (Kıbrıs - Özel Ödül), Heidi TRAUTMANN (Kuzey Kıbrıs - Özel Ödül...) Ödül töreninden önce, Girne Anfi Tiyatro'da müzik konseri yer alacak idi. Müzik konserinin yarısında ödülleri verecektik. Büyük bir karton kutu içerisinde bulunan ödülleri arabamdan alarak, anfi tiyatroda oturduğum yerin yanına koydum. Konser başladı ve 45 dakika sonra ara verildi. Derhal, ödül töreni için hazırlıklara başladık. Karton kutunun içerisindeki ilk üç ödülü ve iki özel ödülü yanıma aldım. Sahneye gitmezden önce, yanımda oturan karikatürcü arkadaşımdan karton kutu içerisindeki Bronz Zeytin ödüllerini korumasını rica ettim. O esnada yüksek sesle konuşuyordum. Altın ve gümüş ödüllerden de bahsettiğimi hatırlıyorum. Tam arkamızda, şüpheli bakışlı, iki genç oturmakta idi.

Her neyse, ödülleri çizerlere verdikten sonra yerime döndüm. Bronz Zeytin ödüllerinin bulunduğu karton kutuyu aradım ancak, yerinde yoktu. Karikatürcü arkadaşım karton kutunun nereye gittiğini görmemişti. Hemen arkamızda oturan şüpheli bakışlı iki genç de yoktu. Konserin ikinci yarısı başlamasına rağmen, belediye görevlileri ile birlikte, ödülleri aramaya başladık. Uçup gitmişlerdi! Bronz Zeytin ödülleri kaybolmuştu.

(foto-11)
Hüseyin ÇAKMAK, Girne Anfi Tiyatro'da düzenlenen 1. Uluslararası Zeytin Karikatürleri
Yarışması ödül töreni sonrası, ödül kazanan karikatürcülere, ödüllerin nasıl 
kaybolduğunu şaşkınlık ile anlatıyor.

Bence, altın ve gümüş lafını duyan şüpheli bakışlı iki genç alıp gitmişti ödülleri. Konserden sonra, belediye görevlileri ile birlikte anfi tiyatronun her tarafını ve oradaki odaları defalarca aramamıza rağmen Bronz Zeytin ödüllerini bulamadık ve yenilerini yaptırmak zorunda kaldık."

(Minik Ülke, Anıtsal Etkinlik: "Kıbrıs – Zeytin Karikatürleri Festivali" John A. Lent ile Hüseyin ÇAKMAK (International Journal of Comic Art Magazine., 23-2 Fall-Winter 2021, USA) (Devamı Haftaya)

Art Colors

Sanatın renklerine dair..

Yorum Gönder

İlginize teşekkür ederiz!

Daha yeni Daha eski