Duymayanınız yoktur.. Ülke genelinde ilk kez deprem tatbikatı yapılacak. Tarih, 12 Kasım 2022 Cumartesi, saat 18:57.. Tatbikat sloganı; "Çök-Kapan-Tutun"..
O gün ve saatte Türkiye genelinde radyolar tatbikat anonsu geçecek, televizyonlar tatbikat anonsu geçecek. Otomatik olarak anons geçilecek. Kurulan sistemden tüm Türkiye'ye aynı anda mesaj geleceği yetkililer tarafından açıklandı.
Peki neden ilk defa böyle bir tatbikata gerek duyulmuş?
Öncelikle bilmekte yarar var. İçişleri Bakanlığı tarafından 2022 'Afet Tatbikat Yılı' ilan edildi.
 |
| (Foto: Twitter / AFAD Bursa) |
Türkiye'de İlk deprem Tatbikatı..
12 Kasım'da Ne Olacak?
Duymayanınız yoktur.. Ülke genelinde ilk kez deprem tatbikatı yapılacak. Tarih,
12 Kasım 2022 Cumartesi, saat 18:57.. Tatbikat sloganı; "Çök-Kapan-Tutun"..
O gün ve saatte Türkiye genelinde radyolar tatbikat anonsu geçecek, televizyonlar tatbikat anonsu geçecek. Otomatik olarak anons geçilecek. Kurulan sistemden tüm Türkiye'ye aynı anda mesaj geleceği yetkililer tarafından açıklandı.
Peki neden ilk defa böyle bir tatbikata gerek duyulmuş?
Öncelikle bilmekte yarar var. İçişleri Bakanlığı tarafından 2022 'Afet Tatbikat Yılı' ilan edildiği açıklandı.
Bir diğer anımsamamız gereken ayrıntı. 12 Kasım tarihi; 1999 yılında, saat 18:57'de Düzce'de meydana gelen depremin yıldönümü olma özelliği taşıyor. Ukrayna'dan da hissedilen 7.2 büyüklüğündeki bu depremde 845 kişi ölmüş, 4948 kişi de yaralanmıştı.
 |
| (Foto & Kaynak: Twitter/AFAD Sivas) |
Depremin bu 23. yılında Türkiye'de ilk kez geneli kapsayan bir deprem tatbikatı yapılacak.
İnsanlar 12 Kasım tarihine odaklanmışken; bugün (03 Kasım 2022 Perşembe),
Afet ve Acil Durumu Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile Diyanet İşleri Başkanlığı işbirliğinde 81 ildeki Diyanete bağlı kurumlarda eş zamanlı bir deprem tatbikatı gerçekleştirildi.
Sloganı; "Deprem Anı, Çök Kapan Tutun ve Tahliye Tatbikatı" olan uygulamaya;
Diyanet İşleri Başkanlığı Merkez Teşkilatı, il ve ilçe müftülükleri, eğitim merkezleri, Dini Yüksek İhtisas Merkezleri ve Kur'an Kursu olmak üzere 24 bin 39 hizmet binasında, 843 bin 299 kişi katıldı.
Yukarıda aktarılan resmi açıklamalar bize yeterli bilgi veriyor. Fakat konunun kamuoyuna duyurusu sonrasında, bazı sosyal medya platformlarında farklı yorumlar yapılmaya, hatta komplo teorileri paylaşılmaya başlandı. Olayı daha da ileri boyutlara taşıyanlar, o günün bir felaket günü olacağını dahi iddia etmeye başladılar. Bu tür senaryolar üzerinde durmak ve gündeme getirmek her zaman insanların ilgisini çektiği için, kısa sürede birçok kimseye ulaşıyor ve konu bu yönüyle en çok konuşulanlardan oluyor. Sadece konuşulmasıyla değil panik yaratacak boyutlara da ulaşmasına yol açabiliyor.
Sosyal medyada paylaşılanlardan biri de, bir filmden
alınmış bu bölüm.
Bu paniği destekleyecek çeşitli materyallerin paylaşım sayısı da artıyor. "Felaket çığırtkanlığı" boyutunda dolaşımda olan söylentilerden bazıları da şöyle. O gün (12 Kasım günü) bilgisayar, telefon, tablet gibi cihazlarda konumların kapalı tutulması ve tatbikat dakikalarında her olasılığa karşın telefonların kapatılması önerisinde bulunuyorlar. Buna gerekçe olarak da, kitlesel olarak telefonlara müdahale edilebileceği şüphesi. Müdahale olarak ise Trojan ya da başka bir şeyin de olabileceği söylentiler arasında.
Bazı sinema filmlerinden sahneler paylaşanlar ise; elektronik ve dijital cihazlar aracılığı ile frekanslar yayılabileceği, bunun çok tehlikeli bir durum olacağı; frekans, ses titreşim, rezonans su ile kaplı insan vücudunda büyük tehlikeler oluşturabileceğine değiniyorlar.
Cihaz frekanslarıyla insanı etkilemek mümkün mü?
Cep telefonları, bir tür iyonlaştırıcı olmayan radyasyon olan düşük seviyelerde radyo frekansı enerjisi yayar. Radyo frekansı enerjisine maruz kalmaya ilişkin mevcut bilimsel veriler, doku ısınması dışında herhangi bir olumsuz biyolojik etkiye dair kategorik bir kanıt göstermemektedir. Halk sağlığı verileri, cep telefonu kullanımından kaynaklanan radyo frekansı enerjisine maruz kalma ile sağlık sorunları arasında bir ilişki olmadığını göstermektedir.
 |
| "Bun-alim-ı" (Kendimizi Unutmayalım) (Taslak İllüstrasyon: Muammer KOTBAŞ, 09.11.2004) |
Zihin kontrolü
Sağlık açısından durum böyle ancak, bazı kaynaklar beyne dışarıdan gönderilebilecek elekromanyetik dalgalarla ilgili önemli değerlendirmeler yapıyorlar.
Bazı programlanmış bilgisayarlar ve sistemler yardımıyla kişinin öfke, acı, endişe, küçümseme, ümitsizlik, sıkıntı, dehşet, uyku, korku, terör gibi hallerinde beynin yaydığı radyasyon frekansları kaydediliyor ve daha sonra istenilen psikolojiye uygun frekanstaki elekromanyetik dalga dışarıdan beyne gönderilerek oluşturulabiliyor.
Yani bu elektromanyetik dalgalar sayesinde kişinin düşünceleri ve davranışları kontrol altına alınabiliyor. Bilindiği gibi duyabildiğimiz tüm sesler, 16 ile 20.000 hz arasındadır. Yani bütün ses dalgaları arasında iğne ucu kadar bir aralık. Bu değerlerin altındaki ve üstündeki sesler insan kulağı tarafından pas geçiliyor fakat beyin tarafından algılanıyor.
1974 yılında Amerikalı bilim adamı Joseph SHARP bir askeri hastanede bir kişinin beynine başkaları duymadan ses göndermeyi başardı. Bu yöntemle hasta mesajı gönderene karşı koyamıyor çünkü beyninin algıladığı sesleri kulakları duymuyor. Bu yöntem gizli telkinlerde çok kullanılıyor.
Uzaktan zihin kontrolü sınırsız bir alandır. Görüntüleme cihazlarıyla, uydudan takip ile yapılan beyin taraması süper bilgisayarlarda bir araya getirilerek insan davranışları, tüm yönleriyle, uzaktan idare edilebilir.
Sonuç olarak bilimsel değerlendirmeler, bizim gereksinim duyacağımız bilgi depolarıdır. Yaşamımızın bir yanında daima bulunmalı. Bu anlamda da bilimsel şüphecilik artı bir değerdir. Fakat her anlamlandıramadığımız olayı da gereksiz panikle abartarak paranoyaya çevirmemeliyiz. 💖
Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.