"Dezenformasyonla Mücadele" Yasası'nın Anlattıkları

Birkaç gündür Meclis'de "Dezenformasyonla Mücadele" yasa teklifi görüşülüyor. Geçen yasama yılında büyük tartışmalara neden olan ve ertelenen yasa teklifinin 28 maddesi kabul edildi. En kritik madde olan 29. madde için protestolar yaşanınca, görüşmeler ertelenmişti ancak 13



Birkaç gündür Meclis'de "Dezenformasyonla Mücadele" yasa teklifi görüşülüyor. Geçen yasama yılında büyük tartışmalara neden olan ve ertelenen yasa teklifinin 28 maddesi kabul edildi. En kritik madde olan 29. madde için protestolar yaşanınca, görüşmeler ertelenmişti. 13 Ekim'deki görüşmelerde kabul edildi. 

29'uncu maddeye göre "Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak.


"Dezenformasyonla Mücadele" Yasası'nın Anlattıkları

Birkaç gündür Meclis'de "Dezenformasyonla Mücadele" yasa teklifi görüşülüyor. Geçen yasama yılında büyük tartışmalara neden olan ve ertelenen yasa teklifinin 28 maddesi kabul edildi. En kritik madde olan 29. madde için protestolar yaşanınca, görüşmeler ertelenmişti. Ancak 13 Ekim 2022'de yapılan görüşmelerde söz konusu madde kabul edildi.

29'uncu maddeye göre "Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak.


Kamuoyunda bu yeni yasanın tam anlamıyla sansür yasası olacağı söyleniyor. Hukukçu, gazeteci ve siyasilere göre yeni düzenleme ile haber alma özgürlüğü daha da kısıtlanacağı gibi gazeteciler üzerinde baskıların da artacağına dikkat çekiliyor.

Bazı gazeteci meslek sendikaları bunun 'sansür yasası' olduğunu, 29'uncu maddedeki unsurların keyfi uygulamalara yol açabileceğine dikkat çekiyor.

Muammer KOTBAŞ, 2007

YASA NELER GETİRİYOR?

1- İNTERNET MEDYASI YASAL BİR ZEMİNE OTURUYOR.
2- İNTERNET MEDYASI MENSUPLARI DA BASIN KARTI ALIYOR.
3- ÇOCUKLAR KORUNUYOR.
4- KİŞİLİK HAKLARI KORUNUYOR.
5- SOSYAL MEDYA ŞİRKETLERİNİN TEMSİLCİ ATAMA SORUNU ÇÖZÜLÜYOR.
6- YASAYA UYMAYAN PLATFORMLARA REKLAM CEZASI GELİYOR.
7- HABER İÇERİĞİNDE SÜREKLİLİK KORUNUYOR.
8- KASITLI OLARAK YALAN HABER ÜRETMEK SUÇ TEŞKİL EDİYOR.

1- İNTERNET MEDYASI

İnternetten yayın yapanlar da gazeteler ve televizyon kanalları gibi Basın Kanunu kapsamına alınacak.
Yeni yasa ile künye belirtmeksizin internet haberciliği yapmak mümkün olmayacak.
Bir gazete için geçerli kurallar internet sitesi için de geçerli olacak. Dolayısıyla haber siteleri de içeriklerinden yasal olarak sorumlu tutulacak. Bu yasal zemin aynı zamanda internet medyasının ilan almak suretiyle gelirlere kavuşması anlamına da geliyor.
Ek olarak “internet haber sitesi” ibaresi Basın Mevzuatı'na girecek. Böylece bu platformlarda çalışan kimseler artık Basın İş Kolu üzerinden mesleklerini icra edebilecekler.
İnternet medyası bu güne kadar ticaret odalarına “telefoncu” “bilgisayarcı” hatta ''tesisatçı'' gibi faaliyet alanlarıyla ilgisiz alanlar üzerinden kaydediliyordu zira kendileri için tanımlanmış bir NACE Kodu yoktu.


2- İNTERNET EDİTÖRLERİ DE BASIN MENSUBU OLACAK

İnternet medyası mensupları basın kartı başvurusunda bulunabilecek.
Bu yasaya dek internet merkezli haber sitelerinde çalışan medya emekçileri Basın Kanunu ile gazetecilere tanınan haklardan yararlanamamaktaydı. Gazetecilere tanınan hak ve imtiyazlardan faydalanmak için sahip olunması gereken Basın Kartı yeni yasayla birlikte şartları karşılayan internet habercilerine, spikerlerine, editörlerine ve yayıncılarına da verilebilecek.
Dolayısıyla Basın Kanunu kapsamına alınmaları ile fiili durum, hukuki duruma uygun hale gelecek.

3- ÇOCUKLAR VE GENÇLER KORUNACAK

Çocuklara yönelik uygulamalar konusunda ayrıştırılmış hizmet sunumunun sağlanması garanti altına alınacak.


Çocukların, gençlerin ve ailenin, internetin yasa dışı içerikleri hakkında bilinçlendirilmesi ve güvenli kullanımı konusunda bilgilendirilmesi için Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne ilave görevler verilecek.

Önceki düzenlemeyle zararlı içeriklerin ortadan kaldırılmasında içerik ve yer sağlayıcısına aktif yükümlülük getirilmişti. Yeni sistem ile yükümlü taraflar arasına erişim sağlayıcıları da eklenecek. Bunun yanında bilinçlendirme çalışmalarının kapsamı genişletilecek ve yetkili kurumların sayısı artırılacak.


4- YAYILAN İÇERİK DERHAL ORTADAN KALDIRILABİLECEK

Bir içerik için verilen kaldırma kararı, içeriğin her site ve platformdan kaldırılması için yeterli olacak.

Kişilik hakkının zedelenmesi şikayeti ile Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvuru yapıp içeriğin kaldırılması talebinde bulunan ve talebi mahkemece kabul edilen kişiler artık diğer siteler için başvuru yaptığında mevcut karar bu adresler için de uygulanacak. Her site için ayrı karar çıkarılması gerekmeyecek.

Bu madde kapsamında hâkimin verdiği içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne müracaat edilmesi hâlinde mevcut karar bu adresler için de uygulanacak.

5- SOSYAL AĞ ŞİRKETLERİNE OFİS AÇMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Sosyal ağlara Türkiye ofisi açma ve ofisin yönetimine bir Türk vatandaşı atama zorunluluğu getirilecek.

Belirli bir kullanıcı sayısı olan sosyal ağ şirketlerinin ülkemizde temsilci bulundurması daha önceki düzenlemeler ile zorunlu hale getirilmişti. Bu temsilcilerin Türk vatandaşı olmamaları ve Türkiye'de ikamet etmemeleri nedeniyle hukuki olarak muhatap bulamama sorunu devam etmişti.


Yeni düzenleme ile sosyal ağlara Türkiye ofisi açma ve Türkiye temsilcisi bulundurma zorunluluğu getirilecek. Temsilcinin gerçek kişi olması hâlinde bu kişinin Türkiye'de mukim ve Türk vatandaşı olması gerekecek. Türkiye'den günlük erişimin on milyondan fazla olması halinde; yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı tarafından belirlenen tüzel kişi veya gerçek temsilci, sosyal ağ sağlayıcının sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla teknik, idari, hukuki ve mali yönden tam yetkili ve sorumlu olacak. Bu temsilcinin tüzel kişi olması halinde doğrudan sosyal ağ sağlayıcı tarafından sermaye şirketi şeklinde kurula bir ofis olması da zorunlu hale gelecek.

6- HABER SİTELERİNE RESMİ İLAN VE REKLAM VERİLEBİLECEK

Sosyal medya şirketlerinin Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uymaması halinde bu sosyal ağlara Türkiye'den reklam verme yasağı getirilecek.

Bilindiği gibi sosyal ağların gelir modeli tamamen reklam almaya dayanmaktadır. Yeni yasa ile Türkiye Cumhuriyeti yasalarını tanımayan sosyal ağların Türkiye merkezli reklamları almalarının önüne geçilebilecek. Türkiye'de mukim vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilerin, ilgili yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıya altı aya kadar reklam vermesinin yasaklanmasına karar verilebilecek.


Kurallara uymayan sosyal medya şirketlerine, internet haber sitelerine, iletişim platformlarına idari yaptırımlar uygulanacak. Bunların başında BTK’nın vereceği idari para cezaları, yayın içeriğinin çıkarılması gibi yaptırımlar söz konusu olmakla beraber Basın İlan Kurumu’nun ‘ilan gelirlerini kesmesi’ söz konusu olabilecek.

Yasa ile internet alanında kullanıcıyı cezalandırmak değil, sosyal ağ şirketlerini denetleyerek bu alanı güvenli̇ ve şeffaf kılmak hedeflenmektedir.


7- İÇERİKLERİN KORUNMASI

Haberin yayınlandığı hali ve uğradığı her değişikliği tarih bilgisi ile birlikte kaydetme zorunluluğu getirilecek.

İnternet medyasında üretilen haber içerikleri, yayınlandıkları ilk hali ve uğradığı değişiklikleri kapsayacak şekilde internet medyasınca kayıt altında tutulacak. Böylece içerik cezai yaptırımdan sıyrılmak maksadıyla değiştirilemeyecek ya da silinemeyecek. Bu içerikten doğacak sorumluluklar açısından tarih tespiti mümkün hale getirilecek.

Diyelim ki aleyhinize bir haber yayınlandı ve bu konudaki içerik sizin uyarınıza rağmen değiştirilmedi. Konu mahkemeye taşındı. Mahkeme içerikleri istedi. İçeriklerin değiştiğini ve aleyhinize olan içeriğin silindiğini düşünün. Davanız reddedildi ve haberi yapan ceza almaktan kurtuldu. Bu mağduriyet artık yaşanmayacak çünkü içeriğin tüm kayıtları tutulmak zorunda olacak. Kayıtlar tutulmazsa veya kayıtlara müdahale edilirse bu durumdan internet yayınını yapan medya kurumu sorumlu olacak.


8- YALAN HABER YAYMA SUÇU TANIMLANIYOR

TCK'ya eklenen yeni madde ile ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçu tanımlandı.

TCK’ya "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlığı ile Madde 217/A eklenecek.

“(1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

(2) Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.

Muammer KOTBAŞ, 2011

'Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçunun oluşması için 5 ana şart aranacak.

İtibar suikasti ve sosyal medya mağduriyetlerinin artması ile devletler "ultima ratio" yani “son çare” olarak meseleyi suç kapsamına almaktadır. Ülkemizde getirilen düzenleme de bu doğrultuda geliştirilen çözümlerden farklı değildir. TCK'ya eklenen yeni madde ile ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçu tanımlanacak.

Yeni düzenlemede suçun oluşması için şu beş şart aranacak:

1- Yayılan haber gerçek olmamalıdır.
2- Ülkenin güvenliği ve kamu sağlığı ile ilgili olmalıdır.
3- Halk arasında panik, korku ve endişe oluşturma kastı taşımalıdır.
4- Kamu barışını bozmaya elverişli olmalıdır.
5- Aleni (yani ilgisi olmayan kişilere ulaşabilir) olmalıdır.


Sosyal medya şirketlerinin yapılan yargılama ve soruşturmalarda kullanıcı bilgilerini bildirmemesi veya kullanıcılara yanıltıcı bilgi sunmamaları konusunda etkin bir uyarı yapmaması devletleri bu alanda kamu düzenini sağlamak için suç ihdas etmeye yöneltmiştir.

Düzenleme bir kimsenin “yalan söylemesi” durumuna indirgenebilecek nitelikte değildir. Zira söz konusu yalanın toplumu etkileyecek düzeye gelmesi halinde dahi bu eylem ancak diğer 4 şartın da oluşması halinde suç olarak görülmektedir. Bu maddenin ''dar yorumlanabileceği' yönündeki kaygılar bu anlamda yersiz kalmaktadır.


''İfade” kapsamındaki suçların çoğu gibi araçsallaştırılması riskine dikkat çekilmesine karşın bu bağlamdaki dosyaların pek çoğunda değerlendirme kriterleri Yargıtay’ın yaklaşımlarına ve AYM’nin kararlarına göre gelişmektedir.

TCK'ya eklenen yeni madde ile cezalandırma değil uyarma ve davranış değişikliğine sevk etme hedeflenecek.

Bilmeden yanlış bir bilgiyi yaymak, bir resim üzerinde oynamak, gerçek olmayan içerik üretmek, ses veya fotomontaj yapmak suç olarak nitelendirilmemektedir. Suç niteliği atfedilen alan oldukça sınırlı ve belirgin olma özelliği taşımaktadır.


Verilecek ceza 1-3 yıl arasında olduğu için işlendiğinde ertelenmesi, paraya çevrilmesi veya hapis dışında bir yaptırıma tabi tutulması mümkündür. Yargılama sonunda ceza verilse bile hapis yolu kapalıdır. Zira bu cezanın infazı yoktur. Bu da yapılan düzenleme ile yalan haberi bilerek yayan kimse dahil bu tip eylemlerde bulunan kişileri cezalandırmanın değil uyarmanın ve davranış değişikliğine sevk etmenin hedeflediğini göstermektedir. Suçun niteliği itibarıyla tutuklama kararı da verilemeyecektir ve karar temyize açık olacaktır.

Medyada 'Dezenformasyonla Mücadele Yasası', 'Sosyal Medya Yasası' ve ne yazık ki 'Sansür Yasası' olarak isimlendirilen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile;

1- ülkemizde haber üreten ve yayın yapan internet medyası
2- sosyal ağ şirketleri
3- halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayan kuruluşlar ve kişiler
faaliyetlerinden sorumlu tutulmakta ve kamusal bir alan olan internetin denetlenebilmesi, sorumluluk sahibi ve etik bir tutumun yaygınlaştırılması ve internet kullanıcılarının her türlü suistimalden, ihlalden ve saldırıdan korunması hedeflenmektedir. (Kaynak: yenişafak)


Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.
Daha yeni Daha eski