Pazar Notları.. Sayemde Sigarasız Sağlıklı Yıllar


İlk saatlerde meydana gelmiş o boşluğu biraz direnç ve biraz da bir şeyler atıştırarak geçiştirmeyi başardım. Günün sonunda fark ettiğim ilk olumlu gelişme; bünyemin her istek baskısında sürekli bir şeyler atıştırmamla, nikotin isteğinin azalmaya başlaması oldu. 

Yani vücudun istediğini vermediğim süre uzadıkça, onun direncinin düşmeye başladığını anladım. İşte bu benim zaferimin ilk ayak sesleriydi.   

(Desen: Muammer KOTBAŞ, 2003)

Geçen haftaki yazımda, sigara içmeye son verdiğim güne giden süreci anlık gelişimleriyle anlatmıştım. İçmeme kararını aldığım 30 Haziran ve sigarasız yeni dönemimin başlangıç tarihinin anlamlı olması açısından 1 Temmuz'u seçtiğimden söz etmiştim. O yazımı okumak için bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.  


Olayın yaşandığı yıl 2002'ydi. 20 yılı geride bıraktığım şu günlerde, bir değerlendirme yaptığımda ortaya çıkan sonucun; tek kelime ile "mükemmel" olduğunu anımsatayım. Bu sonuca ulaşmamın mimarı, "sayemde" dediğim kişisel iradem olduğu da unutulmamalıdır.
Bu iradeyi bana kazandıran ilk olay, günde 2 paket sigara içen, bunun sonucu olarak günün birinde rahatsızlanıp hastaneye yatırılan ve tedavi gören, 68 kuşağından bir şair abimizin sigarayı bırakmış olmasıydı. Benim rahatsızlandığım günlere denk gelen o günlerde;
- "O bırakmışsa, ben neden bırakamayayım ki!" demiştim. İşte güç aldığım ilk kıvılcım burasıydı.

Bu yazıda; sigarasız yeni dönemimde gelişme ve değişimlerin neler olduğuna değineceğim. Fakat önce bir noktayı daha belirteyim ki, sigarayı bıraktığım ilk günden 20. yılın sonuna kadar, sigara içen hiç kimseyi dışlamadım, kızmadım ve bırakmaları için sözcülük yapmadım. Herkesin, yaptığı herşeyde kendi iradesiyle yaptığını düşünerek saygı duydum. Konu açıldığında sadece onlara kendi vazgeçiş öykümü anlattım.

Şimdi başlayalım önemli soruları yanıtlamaya.. 


"Sigarasız ilk günüm nasıl geçti?"

Sabahları yataktan kalktığımda kahvaltı yapmadan sigara içmek çok sık yaptığım bir şey iken,1 temmuz 2002 sabahı uyandığımda bir şeylerin eksikliği anında hissediliyor.. Bu kaçınılmaz ilk tokattı. O boşluğu nasıl dolduracağını bilemeyip bocalıyorsun. Ancak irade ile yeni bir yola çıkıldığından, anında toparlanıp yeni dönemde yenilik olarak ne yapman gerektiğine odaklanıyorsun. Fakat özellikle kahvaltı-çay sonrası ilk ulaşılan araç olduğu için, o anda olmayışı öylesine zorluyor ki iradenizi, yerine koyacak alternatifiniz yok. 

Gelinen nokta; siz iradenizle karşı koyma savaşımı verirken aslında sizi zorlayan unsurun, vücudunuzdaki nikotine olan bağımlılık dozu olduğunu anlıyorsunuz. Vücut, günlük alıştığı nikotinin gelmediğini söylüyor ve istiyor bağırarak. Vermediğiniz her saniye, her dakika size baskısını arttırıyor. Artık acı çekme noktasına geliyorum bu durum karşısında. Yıllarca gittikçe artan sayıda içilen sigara bağımlılığa dönüşmüşken, aniden kesilmesiyle ortaya çıkan doğal bir sonuç bu.


İlk saatlerde meydana gelmiş o boşluğu biraz direnç ve biraz da bir şeyler atıştırarak geçiştirmeyi başardım. günün sonunda fark ettiğim ilk olumlu gelişme; bünyemin her istek baskısında sürekli bir şeyler atıştırmamla, nikotin isteğinin azalmaya başlaması oldu. Yani vücudun istediğini vermediğim süre uzadıkça, onun direncinin düşmeye başladığını anladım. İşte bu benim zaferimin ilk ayak sesleriydi.   

"İlk üç gün neler yaşadım?"

İlk günü zorlukla da olsa, başarıyla atlattığım için mutluydum. İlk üç günün bu sarsıntıda geçeceğini az-çok biliyordum. Ve ona göre karşı ataklarımı sürdürmeye kararlıydım. Uğrak yerim olan cafeye gittiğim o ilk üç günümde çok zorlandım. Çayını sigarasını içenlerden ben artık farklıydım. Çayımı içmekle yetiniyordum. Üzerine bir keyif sigarası yakmak yoktu artık. (Sigarayı çay sonrası içmeyi seviyordum.) Bu nedenle 3 gün boyunca cafeye her gidişimde bir poşet dolusu bisküvi, çekirdek, çikolata, sakız, gofret, şekerleme.. ne varsa alıp gidiyor hem akşama kadar durmaksızın atıştırıyor hem de arkadaşlarımla paylaşıyordum. 

Üçüncü gün bir arkadaşım;
- "Sigara içsen daha iyiydi!.. Bu iş sana pahalıya mal oluyor."
Dediği doğruydu. Oldukça artmıştı masrafım.. Sonuç ne olursa olsun, asla geri dönüşü düşünmüyordum.  

(Taslak İllüstrasyon: Muammer KOTBAŞ, 24.01.2022)

"Bu durum beni agresif yaptı mı?"

İlk üç günü, zor da olsa atlatmıştım. Nikotin isteği epeyce azalmıştı. Asıl tedavi şimdi başlıyordu. Çünkü bir bataklıktan kurtulmuştum, şimdi bu olumlu durumu sürdürmeyi sağlamak gerekiyordu. Yani daha uzun bir süreç başlıyordu. 

Sigarayı bırakanlarda sık duyduğumuz Yoksunluk Sendromu yaşamadım. Krizden kaynaklı agresif durum bende olmadı. Yaptığımın bilincindeydim. Öyle ki, yanımda sigara içenlerden veya yan masadan bana doğru süzülen sigaranın dumanından hiç rahatsız olmadım. Kimseyle problem yaşamadım. Dahası, hiç içme isteği ve eksikliği duymadım. Zaten bu şekilde olabilmeyi başaramasaydım bugün bu yazılar da olmazdı.


"Çevremle ilişkilerimde değişimler oldu mu?"

Sigarasızlıktan kaynaklı hiç bir olumsuz değişim olmadı. İnsanlar bir anda nasıl bu kadar kesin karar alabildiğimi sormaya-sorgulamaya başladıklarında (ve tabi kendilerinin böylesi bir karar alabileceklerinden henüz emin olamadıkları için) onlara her şeyi anlatıyordum. Bu durum bana güven veriyor, kendimi çok farklı hissettiriyordu. Bir anlamda çevremde sigara içmekte olanların idolü haline gelmiş gibiydim. Biraz abartılı olacak amma, sanki ben bir kahramandım ve bunu korumalıydım.

Sigarayı bırakmış olmama en çok sevinen bir dostum; içmediğim her geçen gün bana,
- "Nasıl gidiyor?" diye sorup, "iyi" yanıtını aldıkça yüzündeki mutlu gülümseme beni daha da motive ediyordu. Bu kararlılığımdan benim adıma sevinip mutlu olan birini o saatten sonra mutsuz etmeyi düşünemezdim bile.


Günler geçiyor, ben yeni sigarasız yaşamıma alışmış olarak kaç gün geçtiğini de sayıyordum bir yandan. Konu açıldığında "şu kadar gün..", "şu kadar hafta..", "bu kadar ay oldu.." diye her belirttiğimde bana;
- "Günleri sayarsan bir gün yeniden başlarsın içmeye!.." dediklerinde, kararlılıkla "hayır" diyebiliyordum. Bir yandan da korkutuyordu bu beni. "Ya dedikleri gibi yeniden başlarsam?"
Neyse ki korkumu da yenebildim.

"Neden iki yıl sonra bir sigara yaktım?"

İki yıl geçmişti aradan. Bir ramazan günüydü. Ülkece çözemediğimizi düşündüğüm bir davranışa tepki koymak açısından, şehrin en kalabalık alışveriş caddesinde bir sigara yaktım. Amacım oruçlu olanlara saygısızlık yapmak değil; onlara, tutmayanların özgürce davranabileceği ortamda olabilme hakları olduğunu anımsatmaktı.. Oruçlu olanların bu gereği yerine getirirken kendi iradelerinin kontrolünden çıkmamaları gerektiği idi. İnsan kalabalığı arasında caddeyi sonuna kadar sigara ile kah elimde kah dudağımda yürüdüm. 

İstedim ki itiraz eden biri çıktığında ona karşılıklı haklarımızı, özgürlüklerimizi, sınırlarımızı, kırmızı çizgilerimizi kavga etmeden usulüyle anlatabileyim. O anda benden başka da içen olmadığı için, çevreyi saran sigaramın dumanına hiç itiraz eden olmadı. 20 yıldaki yaktığım fakat içmediğim tek sigara da buydu.


"Önceden en sık içtiğim anlarda, sonradan neler yaptım?"

Karikatür çizerken, masa başında uzun saatler çalışırken yanımdaki kül tablasında eksik olmazdı sigara. Yanmakta iken çalışmaya dalıp içmeyi unuturdum ve sönerdi. Bu şekilde az içmiş oluyordum belki, fakat içemeden tükendiği için masraflı oluyordu. Gerçi benim içtiğim 'Uzun Samsun' ve 'Uzun Maltepe' birinci kalite tütünden olmadığı ve sık sık nemli oldukları için, kül tablasında daha erken sönüyordu.

Çalışırken çizim malzemeleri gibi ayrılmaz bir parçam haline gelmiş olan, onsuz çalışmayı hayal edemeyeceğim sigara, yeni dönemde yoktu. Sanki bir parçam eksikti. Bunu da aşmanın yolu; kararlılığı sürdürürken işime odaklanmak, ağızda bir eksiklik hissedildiğinde yine ilk günlerdeki gibi sakız ya da çikolata, gofret atıştırmaktı. Zaten zamanla bu sorun aşılmış oluyor. Sadece bazen "bir eksiklik var gibi!.." dedirtiyor, krize dönüşmeden. Bugün hiç bir rahatsızlık duymadan çalışmalarımı sürdürebiliyorum

Bir kahvehane önünde bir köşede içi su dolu bidon. Sigaralar
bitince izmaritleri buraya atılıyor. Birikince çöpe gidiyor. 
Nikotinin ve diğer bileşenlerinin biraz daha somut hali.

"Sağlık açısından ne gibi değişimler oldu?"

İşte en önemli bölüm burası. Sigarayı bıraktıktan sonra vücudumuzda neler oluyor?
1- İlk 8 saat içinde nefesteki kötü koku gidiyor. Kandaki oksijen normale dönüyor, kandaki Monoksit düzeyi, Karbonmonoksit düzeyi normale dönüyor..
2- İkinci günün sonunda tad alma duyusu ve koku duyusu yükselmeye başlıyor. 
3- üçüncü gün içinde nefes darlığı sorunu bitmeye başlıyor, Gün sonunda kişi rahat nefes aldığını hissediyor..

Üç günde Karbonmonoksit gazı azaldığı için kişideki halsizlik ve başağrısı şikayetleri bitmeye başlıyor. Ayrıca ciğer hücrelerinin de kendini yenilediği söylenir. Sanırım bu olumlu değişimlerin hepsi bende 20 yıllık sürede gerçekleşmiş olacak ki, bu yirmi yılda hiç hastane, doktor ve ilaç gereksinimim olmadı. Hala çok yürürüm, hızlı yürürüm. Nefes darlığı problemi yaşamıyorum. Yani sağlıklıyım.



Ve daha neler..

- Bırakma konusunda kararlılığımdan bahsederken, "korku vs den inandırdım kendimi" dediğimde bir arkadaşım düzeltti "'kendimi ikna ettim' daha doğru olur!.." demişti.
- Bir de; içmediğin günlerde parasını biriktirisen şu kadar yılda bu kadar olur vb. türden öneriler yapılır. Ancak hiç bir zaman sigaraya hergün verildiği şekilde o para bir kenarda biriktirilemiyor. Biriktirilse de, sürekli var olan enflasyona değer olarak yenik düşüyor. Böyle bir şeyi de hiç denemedim.

Son olarak önerilerim..

Yetişkin olarak düzenli sigara içmeye başladığım yılı tam olarak anımsamıyorum. Ancak yine de hafızamı zorladığımda, yoğun şekilde içtiğim sürenin 12 yıl olduğu sonucuna varıyorum. 
Neden böyle?. 


Çünkü daha ilk okuldayken bilinçsizce ilk kez izmarit içme deneyiminde bulunmuştum. Ortaokul öğrencisiyken yarı düzenli olarak içmeye başlamıştım. Harçlığımla arada bir alırdım paket sigara, mahallemizdeki arkadaşımızın dayısının Tekel bayiinden. Tabi dayısı değil, arkadaşım büfede olup satış yaptığı zamanlar. Aldığım sigara filtresiz  "Bafra" sigarasıydı. Yarı düzenli içici olduğumdan sadece kış aylarında okul çıkışları akşam karanlığı saatlerinde 1 adet içerdim. Bu içiciliği uzun süre devam ettiremedim. Aile bu konuda sertti. Taviz vermiyordu. Bu nedenle korku vardı.

Bütün bunları yapmış ve bu aşamalardan geçmiş biri olarak, 20 yıldır içmediğim için mutluyum. İçenlere tek önerim var, bırakmaları, sağlıklı ve mutlu olmaya bakmalarıdır. İçmeyenlere ise; başlamamışsanız öyle devam etmenizdir. Deneyimlemek isterseniz de (bu sizin özgün kararınızdır), fazla uzatmadan bırakmanızdır.

Sağlıklı nefesli günler!.. 


Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.
Daha yeni Daha eski