Bugün bu özel günü, yalnızca hediyelik alışveriş bağlamında değil, Ana Tanrıça Rhea ve Tanrıça Kibele'den gelen mitolojik onurlandırmanın devamında anımsamış olalım.
Doğurganlığıyla doğamızın devamını sağlayan, anneliğiyle mucizeliğin kapını aralayan almadan veren emeğin kutsandığı bir anma günü olarak görelim.
2000 yılının 1 Eylül'ünde, "Dünya Barış Günü"nde bir etkinliğin parçası olarak "Barış" karikatürlerimden oluşan kişisel sergimle Samsun'daydım.
Bugün bu özel günü, yalnızca hediyelik alışveriş bağlamında değil, Ana Tanrıça Rhea ve Tanrıça Kibele'den gelen mitolojik onurlandırmanın devamında anımsamış olalım.
Doğurganlığıyla doğamızın sürekliliğini sağlayan, anneliğiyle mucizeliğin kapısını aralayan, almadan veren emeğin kutsandığı bir anma günü olarak görelim.
2000 yılının 1 Eylül'ünde, "Dünya Barış Günü"nde bir etkinliğin parçası olarak "Barış" karikatürlerimden oluşan kişisel sergimle Samsun'daydım. Misafir kaldığımız evde bir misafir daha vardı. Oğlu 1996'da öldürülen bir Ana.. Fadime Ana.. Gazeteci Metin GÖKTEPE'nin Annesi Fadime GÖKTEPE...
Dört yıldır adını duyduğum Fadime Ana ile bu ilk karşılaşmam, annemi tekrar görüyorum kadar içten ve sıcaktı. Çünkü gerçekten anneme benziyordu. O'nu, çok sevdiği oğlunu yitirmiş bir anne olması yanında, annemin yerine koyarak da kucaklamıştım.
Etkinliklerin sürdüğü bir kaç gün boyunca O'nun oğlu ben olmuştum. Fadime Ana da benimsemişti bunu. Yoksa o kadar kısa sürede böylesi bir dostluk nasıl gelişecekti..
Özellikle O, bundan çok mutluydu. Bu birliktelik sayesinde kaybının üzüntüsünü en azından o günlerde unutmuş gibiydi. Benim için de çok özel olarak andığım günlerdi o günler.
Gelelim benim anneme.. Resmi kayıtlarda 1926 doğumlu. Dönemin koşulları dikkate alındığında haklı çıkarılacak bir durum var ki, çocuklar doğduğunda geç yazdırılırdı nüfusa.. Bu da gösteriyor ki, doğumu 1926'dan da öncesi olma olasılığı var..
Geçtiğimiz günlerde, gezerek birlikte alışverişe gidiyoruz. Oldukça da yavaş yürümekteyiz. Valide çevre ile ilgilenmekte. Bizden biraz daha hızlı yürüyen yaşlı bir adam, geriden gelip yanımızdan geçerken, annemi süzüp, bana dönerek;
- "Anneniz mi?" diye sordu.
- "Evet!" dedim..
Adam,
- "Şu anda birlikte cennettesiniz!.." dedi ve uzaklaştı..
Duygulandım bir parça.. Bunu söylemesinin özel bir nedeni vardı mutlaka.. Empati yaparak O'nun gözüyle baktım kendime.. Kısa sürdü.. Her zaman mantıkla hareket etmeyi yeğlediğimden, çok fazla duygu yoğunluğuna gömülmek istemedim. Bu düşüncelerle uzaklaşan adamın arkasından baktım. Valide, işitme sorunu nedeniyle, ne konuştuğumuzu duymamıştı. Söylemedim de..
(Taslak İllüstrasyon: Muammer KOTBAŞ, 2003, Trabzon) |
Bir süre sonra alışveriş yapacağımız yere yaklaştığımızda bu kez yine yaşlı fakat hareket yeteneği gayet iyi olan bir amca arkamdan yaklaşıp kısık bir sesle bana,
- "Anneniz mi?" diye sorunca "Evet" dedim.. Bir soru daha sordu,
- "Kaç yaşında? Benim gibi 80 var mı?"
- "90'larda.." dedim..
Birazcık tahmin etmiş olsa da, hayretle karşılayıp, ardından gülümseyip hızla yoluna devam etti..
Valide okuyamamış ancak; çalıştığı işyerinde okuma ve yazma eğitimi aldığı için, heceleyerek da olsa okuyabiliyor, adını yazabiliyor ve imzasını atabiliyor. Farklı halleri var. Sinirli, kızgın, neşeli.. Ama esprili olduğu anların tadına doyum olmaz. İşte o Anne, en üstteki benim çektiğim fotoğraftaki kişi.. Yakında O'nun mizahından örnekler yayınlayacağım..
Ve bu yazının son sözü.. Madem bugün "Anneler Günü", günün anlamına uygun cümleyi söylüyorum.. "Bütün anneler birbirine benzer!.."
Anneler Günü'nüz kutlu olsun!..