Pazar Notları .. Okul Yargılanıyor

Pazar Notları .. Okul Yargılanıyor


Affedersiniz sayın yargıç. Fakat bir doktor bütün hastalarına aynı reçeteyi yazarsa bunun sonuçları feci olur. Bir sürü insan daha hastalanır. Ancak okul sistemine gelince yaşanan tam anlamıyla bu.  Bu eğitimde yanlış uygulama ve suiistimaldir.  

20 öğrencinin önünde sadece bir öğretmen ve her bir öğrencinin farklı karakteristikleri, istekleri, özellikleri ve hayalleri varken, sen hala aynı şeyi aynı yöntemlerle mi öğretiyorsun? Bu dehşet verici.

(İllüstrasyon: Muammer KOTBAŞ, 26.06.2003)
©   Copyright, KotbasArtColors

"Okul Yargılanıyor" başlıklı altta okuyacağınız yazının kaynağını ne yazık ki anımsamıyorum. Uzun süredir arşivimde sakladığım alıntı notlardan biridir. Etkileyici bir içerik ve sürükleyici akışı var. Kendi coğrafyamızdan da çok şey bulabileceğimiz hatırlatmalar yer yer yüzümüze çarpıyor.
İyi okumalar!..

Kahramanımız, Jüri önünde savunma yapmaktadır.
Yargılanan okuldur.
Konuşmasına şöyle başlar;
---

Albert EINSTEIN bir keresinde demiş ki:
"Aslında herkes bir dahidir. Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirir."


"Değerli bayan ve bay jüri üyeleri,. 

Bugün sanık koltuğunda günümüz eğitim sistemi var. Geldiğiniz için teşekkür ederiz. 

Sadece balığı ağaca tırmanmaya zorlamakla kalmıyorlar ayrıca balığı aşağıya indiriyorlar. Üstüne de onlarca kilometre koşturuyorlar.

Söyle bana okul, yaptığın şeylerden gurur duyuyor musun? Milyonlarca insanı robotlaştırmak... Bunu eğlenceli mi buluyorsun? Kendisini bu balık gibi hisseden ne kadar fazla öğrencinin olduğunun farkında mısın?
Sınıfta akıntıya karşı yüzmeye çalışıp, yeteneklerini hiç keşfedemeyerek, aptal olduklarını düşünen ve faydasız olduklarına inanan..

Artık zamanı geldi. Daha fazla bahaneye yer yok. Okul'un ayağa kalkmasını istiyorum, ve onu yaratıcılığı ve özgünlüğü öldürmekle ve eğitimi kötüye kullanmaktan ötürü suçluyorum.
Bu eskiden kalma kuruluş, olmasından gerekenden fazla süre yaşadı. 


Sayın yargıç!

Böylelikle açılış beyanımı tamamlamış oluyorum. Ve kanıtımı sunmama izin verirseniz, iddiamı kanıtlayabilirim."

- "Devam edin."

- "Birinci örneğim. İşte günümüze ait modern bir bir telefon. Tanıdınız mı? Bu da 150 yıl öncesinden bir telefon. Çok fark var değil mi!
Devam ediyorum. Bu da modern bir araba. Bu da 150 yıl öncesine ait bir araba. Çok fark var değil mi?
O zaman bir de buna bakın. İşte bu da günümüzdeki bir sınıf ortamı. Ve bu da 150 yıl önce var olan bir sınıf ortamı. Çok utanılası bir şey değil mi?
Abartısız, yüzyılı aşkın süredir, hiç bir şey değişmedi. Ve siz öğrencileri gelecek için hazırladığınızı mı iddia ediyorsunuz?


Fakat böyle kanıtlar varken size sormak zorundayım: Siz öğrencileri gelecek için mi hazırlıyorsunuz yoksa geçmiş için mi? Sizin geçmişinizi araştırdım ve kayıtlara göre siz insanları sadece fabrikalarda çalışmaya yönelik eğitiyorsunuz. Bu da öğrencileri neden sıralı sisteme göre yerleştirdiğinizi gösteriyor. Tertipli ve güzel bir şekilde oturup söyleyecek bir şeyi olduğunda elini kaldırmasını tembihleyip, kısa bir arada da yemek yemesine müsaade edip sonra da günde 8 saat boyunca ne düşünmeleri gerektiğini söylüyoruz.


Haa, bir de onları 'A' alabilmesi için yarıştırıyoruz.
'A' harfi ürün kalitesi ölçmesinde de kullanılıyor. "A sınıfı bir et." 
Eskiden şartların farklı olduğunu anlıyorum. Ben de bir Ghandi değilim. Fakat artık robotlaşmış zombiler yetiştirmeye ihtiyacımız yok. Dünya artık ilerledi. Şimdi yaratıcı, yenilikçi, eleştirel ve bağımsız olarak düşünebilen ve birbiriyle bağlantı kurabilen insanlara ihtiyacımız var.

Bütün bilim insanları herhangi 2 beynin birbiriyle aynı olmadığını söyleyecektir. Ve 2 ya da daha fazla çocuğu olan her ebeveyn bu iddiayı doğrulayacaktır. Şimdi lütfen açıklayabilir misiniz? Çocuklara neden kurabiye kalıbı ya da lastikli şapka gibi muamele gösteriyorsunuz? Herkese tek beden saçmalığı neden?"


- "Kelimelerine dikkat et!"

- "Affedersiniz sayın yargıç. Fakat bir doktor bütün hastalarına aynı reçeteyi yazarsa bunun sonuçları feci olur. Bir sürü insan daha hastalanır. Ancak okul sistemine gelince yaşanan tam anlamıyla bu.  Bu eğitimde yanlış uygulama ve suiistimaldir.  20 öğrencinin önünde sadece bir öğretmen ve her bir öğrencinin farklı karakteristikleri, istekleri, özellikleri ve hayalleri varken, sen hala aynı şeyi aynı yöntemlerle mi öğretiyorsun? Bu dehşet verici.

(İllüstrasyon: Muammer KOTBAŞ, 27.10.2020)

Bayanlar ve  Baylar!

Sanık kişi affedilmemeli. Bu bugüne kadar işlenen en büyük suç olabilir. Ve çalışanlarınıza nasıl davrandığınızdan da bahsedelim.

- "İtiraz ediyorum."

- "Reddedildi."

"Bunu duymak istemiyorum. Bu bir utanç kaynağı. Öğretmenler dünyadaki en önemli işi yapıyorlar. Fakat düşük ücret alıyorlar. Neden bir çok öğrencinin az ilgi gördüğünün sebebi belli. Dürüst olalım. Öğretmenler en az doktorlar kadar para kazanabilmeli. Çünkü bir doktor kalp ameliyatı yapıp bir çocuğun hayatını kurtarabilir. Fakat iyi bir öğretmen o çocuğun kalbine erişip, onun doğrulukla yaşamasına olanak sağlayabilir. Öğretmenler birer kahramandır ama çoğu zaman onlar suçlanır. Sorun onlarda değil. Seçme hakkı ve yetki vermeyen bir sistem içinde çalışıyorlar. Müfredatlar hayatlarında bir kez bile ders vermemiş politikacılar tarafından hazırlanıyor.


Sadece standardlaştırılmış testlere kafayı takmışlar. Çoktan seçmeli test cevap kağıdına karalanılan yuvarlakların başarıyı ölçtüğünü zannediyorlar. Bu saçma.
Aslında bu testler kullanılamayacak kadar ilkel. Hepsinden vazgeçilmeli. Sadece benim söylediklerime bakmayın. Fredrick J. KELLY'nin dediklerine bir bakın. Çoktan seçmeli testleri bulan adam. O'nun söylediklerinden alıntı yapıyorum.
"Bu testler kullanılamayacak kadar ilkel. Ve hepsinden vazgeçilmeli."

Sayın bayan ve bay jüri üyeleri.

Eğer bu yolda devam edersek sonucu ölümcül olur. 
Okula karşı çok güvenim yok. Ama insanlara güvenim var.
Eğer sağlık sistemini, arabaları ve Facebook sayfalarını düzenleyebiliyorsak o zaman bunun aynısını eğitim sistemi için de yapmak vazifemizdir. 


Geliştir, Değiştir. Okul ruhunu kaldıralım. Her öğrencinin içindeki ruhu canlandırmadıkça, okul ruhu işe yaramaz. Ruhu canlandırmak görevimiz olmalı.
Common Core'a (Ortak Temel) artık son. Bunun yerine her kalbin ve sınıfın özüne ulaşalım.
Evet matematik önemli ama sanattan veya danstan daha fazla değil. 

Her yeteneğe eşit fırsat verelim.
Bu kulağa hayal gibi gelebilir. Fakat Finlandiya gibi ülkeler etkileyici şeyler yapıyorlar. Okul zamanları kısaltılmış, öğretmenler yeterli maaş alıyor, ev ödevi diye bir şey yok, ve birlikte çalışma üzerine odaklanıyorlar, birbirlerine karşı yarışma üzerine değil. 
İşte bunun sonucunda bayanlar baylar, onların eğitim sistemi dünyadaki bütün sistemlerden daha iyi performans sergiliyorlar. Singapur gibi diğer yerlerde başarı hızla yükseliyor. Montessori gibi okullar ve Khan Academy gibi programlar, tek bir çözüm yok. O yüzden böyle devam edelim.


Çünkü  öğrenciler şu an nüfusun yüzde 20'sini oluşturuyor olabilir fakat onlar bizim geleceğimizin yüzde 100'ü.

O zaman onların hayallerine destek verelim.
Başarabileceklerimizin sınırı yok. Bu benim inandığım dünya.
Artık balıkların ağaçlara tırmanmaya zorlanmadığı bir dünya.
Söyleyeceklerim bu kadar."


Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.

Art Colors

Sanatın renklerine dair..

Yorum Gönder

İlginize teşekkür ederiz!

Daha yeni Daha eski