Cumartesi Fıkraları - 6

Anlatacaklarımdan bazıları, benim birebir tanık olduğum, yaşadığım olaylardır.. Bazıları da yakın akraba ve dost çevremden derlediklerimden oluşuyor. Anlatılardaki yaşanmışlıkların en önemli özelliği, günlük konuşma ve diyalogları olması,



Cumartesi Fıkraları - 6

Yaşanmış fıkra gibi olayları "Cumartesi Fıkraları" başlığı altında size anlatmaya devam ediyorum.

Bu dizi bünyesindeki olayların bir çoğu Trabzon'da 1990'lı yıllarda ve 2000'li yılların ilk 10 yılında yaşanmıştır. 


Anlatacaklarımdan bazıları, benim doğrudan tanık olduğum, yaşadığım olaylardır.. Bazıları da yakın akraba ve dost çevremden derlediklerimden oluşuyor. 

Anlatılardaki yaşanmışlıkların en önemli özelliği, günlük konuşma dili ve diyalogları olması, zorlama olmaması ve doğal olmasıdır. Dolayısıyla ortaya esprili, fıkra gibi anekdotlar çıkmaktadır. 

Ancak bu noktadaki etken olan faktör şu ki, diyalogların yaşandığı anın, sıradan günlük konuşma anları olması ötesinde, aşağıda sıraladığım gibi, sevimli-sempatik birer fıkra tadında olduğunun ayrımına varabilmektir. Buradaki derlemeler işte bu ayrımın farkında olarak ortaya çıkmıştır. 

O halde hadi başlayalım hemen!..


0051- “DUVARA ZEYTİNYAĞI” 

10 yaşındaki kuzeni sık sık Amcası Temel’in evinde kalmaktadır. Yine bir gün tekrar geldiğinde, hep birlikte yer sofrasında yemeklerini yerler. Kuzen yemek sonrası yağlı olan ellerini yıkamaz ve etrafa, duvarlara dokunur. 
 Buna sinirlenen Temel, sakin olmaya çalışarak;
- "Ula sen zahmet etme!.. Elerini yikayabilirsun!.. Biz zaten haftada bir gün duvarlara zeytinyağı süriyruk!." der.
Bunun bir ironi olduğunu anlayan kuzen kahkahalarla gülmeye başlar. (1994)

0052- “ALIN BENİ

Trabzon'da üç (3) arkadaş deniz kenarında kayaların üzerinde gezinmektedir. Denizin dalgalarının ıslattığı yosunlar kayganlaşarak tehlike oluşturmaktadır. Arkadaştan biri, riskli hareketler yapmaya başlayınca düşme tehlikesi olduğunu da düşünerek kendisini seyreden arkadaşlarına seslenir;
- "Uşaklar! Denize düşersem alın beni, haa!.." (Trabzon, 25.05.2005)

0053- “BİR YERE YAZ

Trabzon’da iki arkadaş yolda yürümektedir. Biri diğerine;
- "Ha bu deduğumi bi yere yaz!.. Sen benden önce ölecesun!.." (Trabzon, 05.05.2005)

0054- “SEKSİ OLSUN!..

 Trabzon’un Çömlekçi mahallesindeki minibüs duraklarında bir minibüs şoförü, çaycıya seslenir;
- "Bi çay ver bana, seksi olsun!..
Bunu duyan diğer şoför şoför arkadaşı atılır;
- "Ne oliyi ula!.. Sevişecek misun çayla?.." (Trabzon, 01.06.2005)

0055- “ESNAF

Kaçkar Televizyonu Artvin Festivalini canlı yayınla ekrana getirmekte, zaman zaman festivale 
gelmiş olan ziyaretçilerle de röportajlar yapılmaktadır. 
Yine böyle bir canlı bağlantıda, muhabir yanındaki konukla ekranda görünür. 
Muhabir;
- "Sayın seyirciler! Şimdi bir esnafımızla birlikteyiz.." diyerek yanındaki konuğuna döner ve sorar;
 - "Ne iş yapıyorsunuz?"
 Adam cevap verir;
- "Esnafım!.." (09.07.2005)

0056- “YAYLA

Trabzonlu bir genç, Trabzon’dan yayın yapan ‘Kadırga Televizyonu'na gidecektir. Evden çıkmak üzereyken, bunu haber vermek için annesine seslenir;
- "Ben Kadırga’ya gidiyorum!.". der.
 Annesi, O’nun yayla olan Kadırga Yaylası'na gideceğini zannederek karşı çıkar;
- "Orası uzak! Hem hava da kötü.. Ne işin var orda!.." (Temmuz 2005)

0057- “YENİ RAKI

Annesi, Oğlunun sürekli içmesinden bıkmıştır. Sonunda O'ndan içmeyeceğine dair söz alır.
Bir akşam oğlu, arkadaşlarıyla gelir eve ve kendi odasına çekilirler. Sohbet ederler.
Meraklı Anne bir ara odanın kapısını aralayıp, ne yaptıklarını sorar. Artık içki içmeyen oğlu ve arkadaşları, sohbet ettiklerini söylerler. 
Ancak Anne inanmaz.
- "Yalan söylemayin!.. Gene içiyisinuz, daa !."
Oğlu ve arkadaşları itiraz ederek, ısrarla içmediklerini ve sohbet ettiklerini belirtirler. Fakat inandıramazlar.
Anne, odanın bir köşesindeki daha önceden kalmış boş rakı şişelerini işaret ederek sorar;
- "Peki ha onlar nedur?.."
Oğlu;
- "Onlar eski şişeler.."
Anne;
- "Ne eskisi , baksana üzerinde ‘Yeni Rakı’ yazayi!..


0058- “KAÇ DEFA

Sokakta seyyar balıkçı durmuş el arabası üzerindeki tezgahta bir müşterisine balık ayıklamaktadır. O sırada temizlik için kullandığı süngerinin üzerine bir arı konar ve yiyecek bir şeyler arar. 
Tam o anda balıkçı ani bir refleksle, elindeki kocaman bıçağıyla arıyı orta yerinden ikiye bölerek öldürür. 
Kendisini seyreden müşterisine; biraz mahcup, biraz da ’yaptığı işten keyif almış ılımlı bir sadist!..’ edasıyla, kendini haklı çıkarmaya çalışarak ve gülümseyerek bakıp;
- "Ama, ha burada akşama kadar beni kaç defa sokayiler, bi bilsen!.."

0059- “SEN NİYE KALKIYORSUN!..

Ankara-Kızılay’da belediye otobüsüne orta yaşlı bir adam biner. Otobüs kalabalıktır. Adam 
arkalara doğru ilerlemeye çalışır. O sırada O’nu gören bir genç erkek seslenir;
- "Buyur Amca otur!.." diyerek yer vermek ister. 
Adam; otobüsteki kalabalığa mesaj vermek ve iğnelemek amacıyla olacak ki, gence dönerek ve sesini herkesin duyacağı ölçüde yükselterek şöyle der;
- "Otur evladım otur!.. Herkes oturuyor, sen niye kalkıyorsun?!.." (Ankara, 07 Ekim 2006)

0060- “KOMŞU KÖYLÜ

TRT Radyo-1 yayınında ‘Yaka Köyü’nde röportajlar yapılmış.. Sunucu bir adama soruyor;
 - "Buralı mısınız? Bu köyden misiniz?..
Köylü yanıt veriyor;
- "Bu köyün komşu köylüsüyüm!.." (20 Ocak 2005)

 

Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.
Daha yeni Daha eski