Anlatacaklarımdan bazıları, benim birebir tanık olduğum, yaşadığım olaylardır.. Bazıları da yakın akraba ve dost çevremden derlediklerimden oluşuyor. Anlatılardaki yaşanmışlıkların en önemli özelliği, günlük konuşma ve diyalogları olması,
Cumartesi Fıkraları - 2
Yaşanmış fıkra gibi olayları "Cumartesi Fıkraları" başlığı altında size anlatmaya devam ediyorum.
Bu dizi bünyesindeki olayların bir çoğu Trabzon'da 1990'lı yıllarda ve 2000'li yılların ilk 10 yılında yaşanmıştır.
Anlatacaklarımdan bazıları, benim birebir tanık olduğum, yaşadığım olaylardır.. Bazıları da yakın akraba ve dost çevremden derlediklerimden oluşuyor.
Anlatılardaki yaşanmışlıkların en önemli özelliği, günlük konuşma ve diyalogları olması, zorlama olmaması ve doğal olmasıdır. Dolayısıyla ortaya esprili fıkra gibi anekdotlar çıkmaktadır.
Ancak bu noktadaki etken olan faktör şu ki, diyalogların yaşandığı anın, sıradan günlük konuşma anları olması ötesinde, aşağıda sıraladığım gibi, sevimli-sempatik birer fıkra tadında olduğunun ayrımına varabilmektir. Buradaki derlemeler işte bu ayrımın farkında olarak ortaya çıkmıştır.
O halde hadi başlayalım hemen!..
0011- “KOKU”
- "Ha bu baluk kokayi!.." der..
Satıcı hazır cevaptır;
- "Baluk bu.. kokmayacak mi!.. Tabi kokar.. Ha bu sicak havada adam kokayi da,
baluk kokmaz mi!.." (Trabzon- 20.05.2004)
0012- “FIRÇA”
Yaşlı kadın çarşıda tuvaleti için temizlik fırçası satın almak istemiş.. fakat fırçanın tam adını bilemediği için, kendince bir tarifle istemiş fırçayı satıcıdan;
- "Uşağum, ha o b.k firçasunden versene bana bi tane!.." (Trabzon- 03.02.2005)
0013- “DENİZ”
İlköğretim 6. Sınıf öğrencileri (1. Ender GENÇ Çiftçi Kampı öğrencileri), eğitmenleriyle birlikte Bayburt’tan Trabzon’a gezi amaçlı gelirler.. Çocuklar ilk kez deniz görüyordur. Yerel televizyon kanalı da bu nedenle röportaj çekimini deniz kenarında yapmaktadır.
Muhabirin, çocuğa ilk sorusu ve çocuğun yanıtı şöyle olur;
- "Denizi beğendin mi?"
- "Evet, çok beğendim!.." (Trabzon- 24.08.2004)
0014- “HARARET”
Güneşli bir ramazan günüdür.. Trabzon’un en işlek caddesinde bulunan bir hamburgerci ve çay evi.
Dışarıdaki masalarından birindeki müşteri, hesabını ödeyip gidecektir. Garson hesabı alırken bir yandan da çay evinin çayını övmektedir;
- "Abi, nasıldi?.. Nasi çay içtun?.. İyi çay değil mi!.."
Müşteri, ‘çok da önemli değil’ anlamında;
- "İyi - köti.. Hararetten yanayidum, içtum!.." (Trabzon- 29.10.2004)
0015- “BARDAK”
Çay ocağının kapısından siparişini verir yandaki işyeri çalışanı;
- "Mustafa; benum oraya bi şişe suyi, bi temiz bardak!.". deyip giderken,
çaycı Mustafa arkasından seslenir;
- "Temiz bardak yok!.." (14.05.2004, Trabzon)
0016- “İKİ KİŞİ”
Akçaabat minibüsü Trabzon’dan hareket etmek üzeredir. İki yolcu daha bulabilirse, minibüsü tam doldurmuş olarak yola çıkabilecektir.
Simsar yüksek sesle;
- "Haydeee.. Kalkıyooor.. İki kişiii, iki kişiiii…"
Yan tarafta oturanlardan biri espri olsun diye simsara karşılık veriyor;
- "Fabrika daha basmadiii!.." (06.07.2004, Moloz-Trabzon)
0017- “GÜNEŞ”
Ganita Çay Bahçesi’nin güneş alan bir yerinde yaz günü Temel çay içmektedir.
O sırada arkadaşı İdris’in geldiğini görür ve masasına davet eder.
İdris, güneş alan bu yeri beğenmez;
- "Ha, orasi güneştur.. Ha orada oturmam!.." der ve serin, gölgelik yerde bir masaya yönelir.
Temel arkasından seslenir;
- "Korkma ula! Öldüğunde serin yere gömeruz seni, daa!.." (13.07.2004, Trabzon)
0018- “TABELA”
Trabzon’un Pazarkapı mahallesinde bir kahvehanenin adını gösteren tabelası yoktur.
Fakat giriş kapısı üzerindeki camda, iri harflerle şu yazı yer alıyor;
“Pazarkapı mahallesi” (22.07.2004, Trabzon)
0019- “ÇORAP”
Trabzon’da Çömlekçi mahallesinde (Avrasya pazarı yanında) bir meyve satıcısı, az ileride yol
kenarında tezgahını kurmuş seyyar çorap satıcısına sesleniyor, hafif rüzgarlı ama soğuk bir havada;
- "Battaniye var miiii?."
- "Var, vaaar!..."
- "Al da gel, al da geell!.."
Bu olaydan birkaç gün sonra yine aynı yerde aynı çorap satıcısı müşteri çekmek için yüksek sesle bağırıyordu;
- "Alın, alııın.. Ayak battaniyesii alııın!.." (12.12.2004, Trabzon)
.0020- “KOŞ, KOŞ”
Trabzon’un bir mahallesinde öğle ezanı okunduğu sırada, adamın biri namaza yetişmek için
camiye doğru koşmaktadır. Arkadaşı ise o sırada camiin karşısındaki kahvehanenin önünde oturmaktadır. Ve koşan arkadaşını görünce arkasından seslenir;
- "Koş, koş!.. Senin günahların çoktur!.. Git da affettir!.." (1980, Trabzon)
Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.