Bir düşünün dünyamızın geçmişini. Savaşları, savaş yıllarını!. Kazanmak isteyenleri, kaybetmemeye çalışanları.. Kazananları, kaybedenleri... Sıcak, soğuk; kar, kış, güneş.. Gözyaşı, acı, korku, ölüm, açlık.. Açlık ve çocuklar.. Bir düşünün bugünün dünyamızı. Benzerleri yaşanmakta bunların. Bazılarının senaryoları,
Köşenin başlığı "Ganita"yı çoğu kimse bilmeyebilir. Özel bir isim. Yer / mekan adı. Bu konuda ayrı bir tanıtım yazısı yazacağım ileride.
Sadece şu kadarını belirteyim, Trabzon'da deniz manzaralı, halka açık bir çay bahçesi. Orayı ünlü yapan çok ayrıntılar ve özellikleri var. Öyle bir yer.
"Yaşadığının Farkında Olmak" ya da "Yaşamanın Bir Anlamı Olmalı"
Zaman zaman sizlere geçmiş yıllardan yayımlanmış yazılarımı da aktaracağım. İlkini dört gün önce yayımlamıştım.
Bu defa yine 1995 yılından kısa bir yazı. Aylık Sahil kültür sanat dergisinde bana ayrılan köşede her ay yazdığım yazılarımdan biri. Kısa oluşu sayesinde bir çırpıda okunabilecek uzunlukta.
Köşenin başlığı "Ganita"yı çoğu kimse bilmeyebilir. Özel bir isim. Yer / mekan adı. Bu konuda ayrı bir tanıtım yazısı yazacağım ileride. Sadece şu kadarını belirteyim, Trabzon'da deniz manzaralı, halka açık bir çay bahçesi. Orayı ünlü yapan çok ayrıntılar ve özellikleri var. Öyle bir yer.
Yazının yayımlanmış orjinalinde de bir-iki dizgi hatası buldum. Neyse..
İyi okumalar!..
Bir düşünün dünyamızın geçmişini.
Savaşları, savaş yıllarını!..
Kazanmak isteyenleri, kaybetmemeye çalışanları..
Kazananları, kaybedenleri...
Sıcak, soğuk; kar, kış, güneş..
Gözyaşı, acı, korku, ölüm, açlık..
Açlık ve çocuklar..
Bir düşünün bugünün dünyamızı.
Benzerleri yaşanmakta bunların.
Bazılarının senaryoları, taktikleri farklı olsa da...
Savaşsız rahat yaşayandan çok; savaştan sonra rahat yaşanan daha iyi birçok şeyin anlamını.
Bir düşünün!
İlla da böyle mi olması gerekir? Yaşadığının farkında olmak için!
Yemek yediğiniz sofrayı bir düşünün!
Yattığınız yatağı, odanızı; oturduğunuz koltuğu sandalyeyi; sokakta çevrenizi, içtiğiniz çayı...
İlk kez kavuşmuş gibi hissedin onları.
Tadını çıkarmaya, keyif almaya bakın! Değerini anlamaya, güzelliğini farketmeye çalışın.
Yaşadığınız anı hissedin, duyumsayın!
Bütün bunlar için bir düşünün ki;
Ne savaş gerekir,
Ne de kendine zorluklar yaşatmak için ceza vermeyi.
Bir kez olsun
Düşünün!
Hemen şimdi!..
("Ganita'dan" - Sahil Dergisi - Haziran 1995)