'Daha Güzeli Olabilirdi!' Formlarına Sanatsal Eleştiri


'Ne yapıldığı değil nasıl yapıldığı' tartışılmalıdır. Ben de öyle yapmaya çalıştım. Buradan çıkarılacak sonuç; Yöresel, yerel herhangi bir özelliğe dair yapılacak heykel, anıt, heykelcik düşünülmüşse, bu mutlaka sanatın yolundan gitmeli onun izlerini taşımalı. 

Muammer KOTBAŞ

Son 15-20 yılda birçok şehir, ilçe ve beldede dikkat çekici biçimde yaygınlaşan bir takım gıda, ürün, insan, hayvan ve bitki türündeki formlar eleştiri konusu oluyor. Bu formların estetik ve sanatsal özelliklerden yoksun olarak biçimlendirilmesi, konunun tartışılması gerekliliğini de beraberinde getiriyor.

   
1                               2                              3                                  4

1- Bazlama (Kızılcahamam), 2- Ekmek-Çay-Simit, 3- Havuç (Beypazarı), 4- Sarımsak (Taşköprü)

Yerleşim yerlerinde açık alanlarda sunulan bu dev, tematik, farklı malzeme parçalarından oluşan figürler, işin kolayına sığınılmış olduğunu gösteriyor. Bazıları şehir meydanlarını süslerken heykel görevini üstleniyor, bazıları da daha özel alanlarda totem olarak işlevini sürdürüyor.


  
5                                 6                           7

5- Ceviz (Kırşehir Kaman) 6- Elma (Amasya) 7- Fıstık Ağacı (Siirt)

Amatör hevesle kişilerin yapmaya çalıştığı bu ve benzeri biçimler, dünyanın her yerinde olabilecek bir durumdur. 

  
8                              9                           10

8- Siyah Havuç (Konya Ereğli), 9- Karpuz (Diyarbakır), 10- Nar (Ş.Urfa Karaköprü)

Burada farklı olması gereken unsur, kentlerin sosyal yaşam alanlarında ortak değer taşıyan özgün yapıtları olacaksa ve bunun için görünür olacaksa; sergilenen objeleri amatör değil, profesyonel, usta işi olması gerekiyor.

 
11                            12                        13

11- Çatalda Köfte (Bursa İnegöl), 12- Sucuk, 13- Kayısı (Malatya)

Dolayısıyla sanat açısından ele alınacak olan figür, özgün, yaratıcı, estetik, hatta duygusunu yitirmemiş olmalı. Bir sanat eseri olduğu hissi toplumun her kesiminden kabul görmeli. 

   
14                 15             16                 17

14- Kabak (Sakarya), 15- Mısır (İstanbul (Alibeyköy), 16- Ekmak, 17- Kayısı (Malatya)

Çünkü yaşamdan damıtarak ilham alan,  yaşamı yeniden yorumlayarak sunan sanat, eğer yok sayılarak ele alındığında, sanat değil başka bir uğraşa dönüşüyor. Kitsch bile olamayacak düzeye düşürülüyor ister istemez. 


   
18                    19                   20                  21
18- Pişmaniye (İzmit), 19- Karpuz, 20- Soda Şişesi (Ankara Beypazarı), 21- Sebze

Burada gördüğümüz obje, gıda, hayvan, kadın, erkek gibi biçimler; üzerinde yeterince düşünülmemiş, sanatsal ve estetik kaygısı gütmeyen, sıradan bakış açısıyla oluşturulmuş nesnelerdir.  

   
22              23                24                    25

22- Elma, 23- Kiraz, 24- Sucuk (Afyon), 25- Zeytin (Gemlik)

Kamuoyuna açık sergilenen, bulunduğu yerin özelliğine göre misyon yüklenen her bir obje, taşıdığı anlam açısından elbette önemli ve değerlidir. 

   
26                  27              28               29

26- Musluklu Aslan, 27- Goril, 28- Horoz (Denizli) , 29- Timsahlar (Hatay)

Konunun o bölümünü tartışmadığımı da burada belirteyim. Yani 'ne yapıldığı değil nasıl yapıldığı' tartışılmalıdır. Ben de öyle yapmaya çalıştım. Buradan çıkarılacak sonuç; Yöresel, yerel herhangi bir özelliğe dair yapılacak heykel, anıt, heykelcik düşünülmüşse, bu mutlaka sanatın yolundan gitmeli onun izlerini taşımalı. 


  
30                        31                      32

30- Aslan, 31- Kedi (Van), 32- Atmaca (Rize)

Bu tür çalışmalarda nitelik çok önemlidir. Toplumun estetik seviyesinin yükselmesi, ancak nitelikli sanat yapıtları üretmekle olasıdır. Bütün sanat branşlarında bu kural değişmez.

   
33                      34                    35

33- Hindi (Eflani), 34- Horoz (Denizli), 35- Tavuk (Mudurnu)

İnsanlık tarihinde ilk heykel ne zaman yapılmış, net olarak bilinmiyor. Ancak tarihin eski dönemlerinde bulunan heykel ve heykelcik örnekleri bu anlamda bazı bilgileri bize veriyor. Her dönem çeşitli malzemelerle heykeller yapılmış. Ağaç, taş, pişmiş toprak, maden gibi.

     
36                   37                    38                   39

36- Canavar (Van, Gevaş), 37- Şeytan, 38- Shrek, 39- Futbolcu

 Bazı dönemlerde de tapınma amaçlı kullanıldığı için değerli görülmüş. Ancak gelişen insan beyni artık tapınma konusunu aşmış, bunun sanatsal bir yaratım olduğu bilincine varmıştır.

    
40                  41                 42                     43

40- Bahçıvan,  41- Kemal SUNAL, 42- Karacaoğlan, 43- Özlü sözlü çeşme heykeli

Bu görüntüler için sanatçıların yorumlarına bakalım:
Ayşegül SÖNMEZ (Sanat Eleştirmeni, Sanatatak’ın Kurucusu): 
"Bence bu heykeller başlı başına canım ülkemin aslında nasıl doğal bir Disneyland parkı oluşuna nice örneklerdir."


  
44                        45                     46

44- Sörf (Akyaka) 45- ?, 46- Atatürk (Ş. Urfa)

Bedri BAYKAM (Ressam): 
"Bu durum bizi kaçınılmaz şekilde sanat eleştirisinde tarihsel göndermeli okumalarla, işin gerçek ortaya çıkışındaki yöntem ve zihniyetlerin çelişkisine taşıyor, ki bu da gazete sayfalarındaki görüşlerle ele alınabilir bir konu değil."

    
47               48             49              50             51

47- Sinan Şamil SAM (Boksör), 48- Özçekim ve Şehzade (Amasya), 49- İnek Sağan Kadın (Van), 50- Elma Yiyen Havva (Antalya), 51- Sağlıkçı

Komet (Ressam): 
“Karpuz heykeli olsun, baston heykeli olsun ve bu ekmek çay heykeli hakiki bir ‘Türk Pop Art’ı’dır. Ben hayranım. Müthiş yaratıcı ve popüler işler; bunlardan yola çıkmalıdır Türkiye çağdaş ve güncel sanatı."

  
52                   53              54

52- Sepetli Kadın (Mersin,Mut), 53, 54- Sağlıkçı

Mehmet AKSOY (Heykeltraş): 
"Belediye başkanlarının zevklerinin tezahürüdür bunlar ve Türkiye’deki heykel kültürsüzlüğünü gösterir. Burada amaç dikkat çekmektir. Heykele faydacıl, yenilir içilir bir malzeme olarak bakmaktır."

   
55                56                57               58

55-Padişah ve At, 56, 57, 58- Nasreddin Hoca

Ali ELMACI (Ressam):
"Bir eserin Pop Art olabilmesi için referanslarının okunması gerekir, kaldı ki bunlar yöre bürokrat ve belediye başkanlarının ısmarlaması sonucu üretilmişlerdir."

   
59                  60               61            62

59- Nasreddin Hoca (İzmir, Karabağlar), 60- Saz (Sivas), 61- Dünya, 62- Testi

Orhan ALBAŞ (Ressam-Mısır Heykelini Yapan): 
"Bunu yaparken hayal ettiğim şey mısırdı ancak insanların hayalinde başka şeyler de canlandı. Tabi ki benim içime sinmedi. Olmaması gereken bir şey. Ben bunu beğenmiyorum. Sanatsal değil, akademik de değil. Ressam olarak asla beğenmem böyle bir şeyi. Ne istenilmişse ben onu yaptım. 

   
63                64                65            66

63- Çaydanlık (Vezirköprü), 64- Deniz Tanrısı Poseidon (Sinop), 65- Küp, 66- Bilezik

Genco GÜLAN (Güncel Sanatçı): 
Dolayısıyla farkına varmamız gereken, kültürlerin yükselebildikleri gibi çöküşe de geçebilecekleri. Yani, otomatikman ilerleme diye bir şey yok. Kırıldıkça parlayan mermerdir, kalplerimiz değil. Peki, daha da kötü olabilir mi? Dibe vurduk mu? Bu konuda bize cevabı sadece ve sadece rekortmen Şahika ERCÜMEN verebilir!


  
67                     68                      69

67- Çay Bardağı (Rize), 68- Gül Çiçeği (Isparta), 69- (Kediler

Rahmi Aksungur (Heykeltraş, Eski MSGSÜ Rektörü): 
"Elbette insanların kolay algılayabileceği nesneleri kullanmak, zaman zaman iletişim açısından kolaylık sağlayabilir; ancak bir beldeye temsili olarak yapılan karpuz, çaydanlık gibi nesnelere sanat denebilir mi? Bence zanaat da sayılamazlar. Çaydanlık, karpuz, kavun gibi nesnelerin heykel sanatı içinde yer almadığı kuşkusuzdur."

   
70                    71                    72                73

70- Kedi (Ankara), 71- Robot, 72- Saksı, 73- Metal Heykel

Hüsamettin KOÇAN (Ressam, Baksı Müzesi’nin Kurucusu): 
Bunlara olsa olsa Politik Pop denilebilir. Çünkü bunlar tabandan, halktan gelen bir şey değil doğrudan doğruya o kenti yönetenlerin beğenilerini ve kültürlerini yansıtıyor. Almanların kitsch ekolünden hep söz edilir. Bunlar arkasında herhangi bir estetik kaygı olmadan, ben yaptım oldudur. Toplumun içinden gelmediği kültürel bir yabancılaşmadır ve tamamen de ideolojiktir. 

Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından hazırlanmıştır.
Daha yeni Daha eski