Şimdi bu süreç işliyor. Nasıl işlediğine de tanık oluyor insanlar.. Adaylar, adaylık için imzalar, aday olamayacaklarla ilgili tartışmalar, hukuka aykırılık söylemleri... Aykırılık varsa yoğun itirazların duyulması gerekirken, hukuksuzluk yok gibi sürgitmek.. Cepheler oluşturarak birbirini aşağılamalar, yapay kavgalar vs.. Yani "filler ve çimenler" hikayesi yaşanan.
Şeffaf poşetin içinde et ile dışarı çıktım.. Birkaç adım attım, yavaşladım. Kendimi çıplak gibi hissettim. Elimdekinin et olduğu gözüküyordu. Yanıma çanta almayı unuttuğum gibi, kasadan da parayla poşet almak aklıma gelmemişti. Yavaş yavaş yürümeye devam ettim. Ama çok tedirgindim.
(Taslak İllüstrasyon: Muammer KOTBAŞ- 22.01.2023) |
Pazar Notları (31)..
Birkaç gün önce 1 kilogram dana eti aldım. Açık açık söylüyorum, da-na-e-ti aaaal-dım... Evet, itiraf ediyorum. Bu açık sözlülüğüm bir yana, ilk defa hissettiğim duyguları da aktarmam gerekir. Yoksa bir şeyler ister istemez yarım kalır ve ben kendimle çelişirim.
Burada söz edeceğim et, bir sonuçtur. Ona, ilerleyen satırlarda değineceğim.
Seçimler.. seçilenler..
Biliyorsunuz bu yıl içinde yapılması gereken "2023 Türkiye Cumhurbaşkanlığı Seçimleri" var. Yetkilerin tek bir kişide toplandığı ve adına "Başkanlık" da denilen sistemde seçimin adı "Cumhurbaşkanlığı". Bu bir karışıklık gibi durmuyorsa eğer, her iki kelime de kullanımda ve kabul edilebilir ölçülerde yaşamımızda yer alıyor demektir.
Bu iki kelimeli seçim ile eş zamanlı yapılacak olan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28. döneminin 600 yeni üyesinin belirleneceği "2023 Türkiye Genel Seçimleri" de gerçekleştirilecek.
"Filler ve çimenler" hikayesi yaşanan.
Eş zamanlı bu iki seçimin resmi tarihi 18 Haziran 2023 olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı'nın karar verdiği ve 10 Mart'ta imzaladığı seçim tarihi 14 Mayıs 2023 (Pazar) olarak belirlendi. İsteyen "erken seçim", isteyen "güncelleme" diyebiliyor.
Şimdi bu süreç işliyor. Nasıl işlediğine de tanık oluyor insanlar.. Adaylar, imzalar, aday olamayacaklarla ilgili tartışmalar, hukuka aykırılık söylemleri vs... Bir kişi için sözü edilen yeniden adaylığa aykırılığı (eğer varsa) yoğun itirazların duyulması gerekirken, hukuksuzluk yok gibi sürgitmek, cepheler oluşturarak birbirini aşağılamalar, yapay kavgalar, saldırılar vs..
Yani "filler ve çimenler" hikayesi bu bize yaşatılan.
Neyse olayın fotoğrafı bu şekilde. Şimdi yasa dışı bir uygulama olmadığı var sayılarak, resmi olarak 4 aday sahne alıyor. Sahne dediysem, öyle ortalıkta binlik, milyonluk mitingler yok. Hadi büyük depremden dolayı hevesimiz kaçtı diyelim. Peki çoğunluğu yoksul ve açlık sınırındaki halkın öncelikli ekonomik problemlerini hangi plan program ve kaynakla, kimin nasıl çözmek istediği net olarak bizlere anlatılabiliyor mu? Hayır..
Buna rağmen, yasal hakkını yani "seçme" hakkını kullanması için seçmen yurttaşları da sahneye davet ediyorlar.. Kısacası gelişmelerin olumlu veya olumsuz sonuçlarına yakında tanık olacağız.
Bütçeyi zorlamak..
Şimdi dönelim et konusuna.. Altmışı geçkin yaşamımda temel gıda maddelerinin anormal düzeyde pahalı olduğunu ilk kez yaşıyorum. Geçmişi bildiğim için karşılaştırma (kıyas) yapabiliyorum. Üzücü bir durum. Böyle olmamalıydı.
Peki fiyatlar, enflasyon böyle yüksek olunca ve temel gıda maddelerine erişimde alım gücü zorlukları yaşanınca, insan heves ettiği bir şeyi yiyebilmek için ne yapacak? Tabi ki bütçeyi zorlayacak. Et konusunda da biz öyle yaptık zorunlu olarak. Valide şu günlerde sağlık sorunlarıyla iç içe. Bir süredir ısrarla et almamı, et yemek istediğini söylüyordu. Sonunda geçtiğimiz günlerde yüksek harcamayı göze alarak bir market kasabının yolunu tuttum.
Mağrur duruşlu zengin edasıyla..
Dana sotenin kilosu 326 lira 50 kuruş.. "Ver" dedim "bir kilo" mağrur duruşlu zengin edasıyla..
Görevli;
- "Bir kilodan biraz fazla kalmış. Vereyim hepsini, kalmasın.." dediğinde de cesaretle "olur" diye onay verdim. Hepsi 1 kilo 196 gram geldi. Toplam tutarı 390 lira 49 kuruştu. En büyük banknot olan iki adet 200 TL uzattım kasiyere. Ödemeyi yaptım. Şeffaf poşetin içinde et ile dışarı çıktım..
Kendimi çıplak hissettim..
Birkaç adım attım, yavaşladım. Kendimi çıplak hissettim. Elimdekinin et olduğu gözüküyordu. Yanıma çanta almayı unuttuğum gibi, kasadan da parayla poşet almak aklıma gelmemişti. Yavaş yavaş yürümeye devam ettim. Ama çok tedirgindim. Herkesin alamadığı bir şeyle ben göstere göstere sokakta yürüyordum Çok utandım. Paketin altını dışa çevirerek koltuğumun altına alıp saklamaya çalıştım.
Ekonomisi düzgün İngiltere'de etin birim fiyatı 1.95.. Bizde de aynı birime olduğunu düşünelim... (Kaynak: Twitter) |
Yaklaşık 50 metre sonra sakin olan bir parktan ve sonrasında patika fidanlık bir yoldan geçecektim. Eve daha mesafe vardı. Mahalle arasında sokakta nasıl yürüyebilirdim böyle!.. İlk aklıma gelen çözüm, yerlerde atılmış fakat içini göstermeyen bir poşet bulabilmek ve kalan yolumu "utanmadan" tamamlamak.
Bir poşete sevinmek..
Patika yolun sonuna yaklaşmıştım ki, istediğim gibi küçük bir poşet bulabilmiştim. Çabucak et paketini bu poşetin içine koydum. Ardından derin bir nefes alıp, rahatladım. Ve sıradan biri olarak kalan yolumu yürümeye devam ederek eve vardım.
Sonra sıra hesaba gelir..
Gündemin konusu seçime ve kendi yaşamsal gerçeğim olan et satın alma macerama değinmiş oldum bu satırlarla..
Peki "Aldığım Bir Kilo Dana Etinin Seçimlerle Ne İlgisi Var?" sorusu, günün en güzel ve sorulması gereken sorusudur. Zaten önemli olan sorulması gereken soruyu sorabilmektir. Sonra sıra hesaba gelir!..
Günün sözü: "Toplumlar sordukları sorularla gelişirler."
(Not: Şu günlerde alamayanlara et fotoğrafı göstererek haksızlık yaptığımı düşünüyor ve hepsinden özür diliyorum.)
Kaynaklar:
Bu Sitede yayımlanan yazı ve görsellerin fikri sorumluluğu eser sahiplerine aittir
Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından derlenmiştir.