Hayvan Dostlarımla Yaşadıklarım

"Muhabbet kuşu ve mızıka.." (23.05.2016)


1990'ların başında ilk kez sokaktan sahiplendiğim bir köpeğim olmuştu. Yavru bir puanter (pointer) av köpeği idi.. Evde bakmaya çalışsam da, dışarı çıkardığım her seferinde tek yaptığı şey, sürekli koklamaktı. 

Dolayısıyla doğasına dönmesi daha mantıklıydı. 2-3 ay sonra onu gören biri satın almak istedi. Doğal ortamda bakılmak koşuluyla ve gönül rahatlığı ile satmıştım. İlgili kişi ilerleyen aylarda köpeğin doğal ortamda (köyde) çektiği fotoğrafları bana göndermişti.


Hayvan Dostlarımla Yaşadıklarım

Cahiliye dönemlerimde bazı hayvanlara kötü davrandığıma pişmanlık duyduğumu, gelişme ve bilinç doygunluğu dönemlerimde itiraf ediyorum. O zamanlar öyle davranmış olmam şimdi çok üzüyor beni. Artık hayvanlara kötü davrananları gördüğümde hiç kabullenemiyorum o davranışları.


Çocukluğum, okul haricinde babamın çalıştığı devlet hastanesinin etrafını çepeçevre saran, geniş, yeşil alan içinde koşup oynamakla geçti. Kediler, köpekler, arılar, kelebekler.. hepsi bizim birer oyun arkadaşımızdılar. Çiçeklere konan arıları, bulduğumuz küçük penisilin şişeleriyle yakalayarak hapsedip, bir süre inceledikten sonra tekrar salıverirdik. 

Muhabbet kuşu, PC fan sesini dinliyor..

Aklımdaki akvaryum..

Yine o çocukluk yıllarımızda bir akşam işinden eve gelen babam, yanında bir güvercinle gelmişti. Nerede nasıl yakaladığına dair hafızamda kayıtlı bir bilgi yok. Güvercin gayet sağlıklıydı. Evin bir köşesinde bir süre bakıp beslediğimizi biliyorum.
   
Biraz daha yeni genç olduğumuz dönemlerde; yazın fındık ameleliği yaparak kazandığım parayla, aklımda olan akvaryumu almak-kurmak olmuştu ilk işim. Bir çok Japon ve Lepisdes balıkla doldurmuştum içini. Belli günlerde temizliği ile ilgilenirdim. Şimdi düşünüyorum da, o kadar ayrıntılı ilgilenmek için nasıl geniş bir zamana sahiptik. Evlerde daha televizyonun olmadığı yıllar. Yani bizi meşgul edecek, zamanımızı alacak bir çok şeyin olmayışından demek ki.


1990'ların başında ilk kez sokaktan sahiplendiğim bir köpeğim olmuştu. Yavru bir puanter (pointer) av köpeği idi.. Evde bakmaya çalışsam da, dışarı çıkardığım her seferinde tek yaptığı şey, sürekli yerleri koklamaktı. Dolayısıyla doğasına dönmesi daha mantıklıydı. 2-3 ay sonra onu gören biri satın almak istedi. Doğal ortamda bakılmak koşuluyla ve gönül rahatlığı ile satmıştım. İlgili kişi ilerleyen aylarda köpeğin doğal ortamda (köyde) çektiği fotoğrafları bana göndermişti.

Kaplumbağa nerede?

Yıllar sonra bir dönem kaplumbağa besledim. Suda ve karada yaşayabilme özelliğine sahipti. Bir gün ben dışarda iken, eve çocuklu bir misafir gelmişti.  Akşam eve döndüğümde kaplumbağa ortalarda yoktu. Evin her yerini aramama rağmen bulamadık. Valide ile bütün ayrıntıları değerlendirdiğimizde, ortaya çıktı ki, misafir çocuğun bir ara benim odama girdiği tespit edilmişti. Bu da demek oluyordu ki, hayvanı 3. kattaki evimizden fırlatıp atmıştı dışarı.. 


Aslında Valide, evde kaplumbağa beslememden memnun değildi. Ve çocuğun, hayvanı attığını da gayet iyi biliyordu ancak bilmiyormuş gibi yaparak, içten içe rahatladığı belli olmasın diye, bilmiyormuş gibi davranmıştı.

Muhabbet kuşu (16.02.2016)

Muhabbet kuşlarıyla sınavım kötüydü..

2013 yılında Kuzenimin girişimiyle muhabbet kuşu beslemeye başladım. Altı yıllık bu sürede, bir kaç kuş edindik. Hepsini de çeşitli nedenlerle (benim de hatalarımdan kaynaklı) zamansız ölümleriyle kaybedince bir daha beslememeye karar verdim. 

Onların yeri doğal ortamlarıydı. Hayvanlarla trajik vedalaşmalar sürekli hüzün demekti. Yeterince yaşamıştım bu hüznü. Fazlasına gerek yoktu..

Kumru, kütüphanemde tünekte. (Foto: Muammer KOTBAŞ arşivi, 2020)

Kumru ile dokuz gün..

En son iki yıl önce (2020'de) evimizin bahçesindeki kısa bitki türündeki bir ağaçta hareket etmeye çalışan fakat uçamayan bir kumru gördüm. Kedilere yem olması da kaçınılmaz gibi duruyordu. Hemen dışarı çıkıp, bulunduğu yerden aldım onu. Uçamıyordu. Kanatlarında bir problem vardı. Eve getirdim. 

Önceki muhabbet kuşlarından kalan kafes boş duruyordu. Şimdi de bu kumruya ev sahipliği yapacaktı. Evdeki hububat ile yem işini de hallettik. Dokuz gün boyunca ilgilendim onunla. Beslendikçe daha iyi hale geldi. Uçma isteği vardı. Salonda uçuş provaları yaptırdım. Bu konuda o da istekli görünüyordu. Her uçuş provası, kanatlarının daha güçlü olmasını sağladı. 


Dokuzuncu günde, artık cama doğru uçarak dışarı çıkma arzusuyla yanıp tutuşuyordu. Balkona çıkardım ve.. hiç ikilemde kalmadan uçarak, karşımızdaki ağaca kondu. Dokuz günün verdiği dışarı yabancılaşmadan olacak ki, yaklaşık 30 dakika o ağacın dalında uçuş için hazırlık yaptı. Belki de bir anlamda benimle vedalaşma seansıydı. Ardından harika bir şekilde uçarak doğal yaşamına doğru kanat çırptı. 

Kumru. (Foto: Muammer KOTBAŞ arşivi, 2020)

Evde hayvan besleme isteği..

Evde her hangi bir hayvan beslemek isteğim her zaman oldu. En çok da kedi olsun istedim. Çeşitli nedenlerle bunu gerçekleştiremedim. O zamanlar Valide evde hayvan beslemeye aşırı karşı çıkan bir yapıdaydı. Yıllar sonra şimdi, bu anlayışını terk etti. Evde olmasa da, bahçeye gelen kedileri, güvercinleri, serçeleri besliyor. Zaman zaman civarda parklarda yanımıza gelerek kendini sevdiren kedileri alıp eve götürmeyi de istiyor. 

Bir sonraki yazım kedilerle ilgili olacak.



Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.
Daha yeni Daha eski