Kim olduğunu söylemeden önce, 27 yıl öncesine götüreyim sizi. Trabzon.. Yıl 1995.. Dünyaya bakış açımızın aynı olmadığı ancak gayet iyi dostluğumuz olan bir arkadaşımdan ilk kez duymuştum sözünü edeceğim kişinin adını.
O'ndan hayranlıkla söz ederken, hem mesleğindeki başarısına, yazdığı kitaplarına ve bir de yakışıklı - karizmatik oluşuna vurgu yapardı. Dış görünüş olarak özellikle saçlarının biçimi çok beğenirdi. Diğer bir anlamda ise O'nu kendisi ile, kendisini de O'nunla benzeştirirdi.
Arkadaşım bu değerlendirmelerinde haklıydı. O kişiyi tanıdıkça ben de aynı fikirdeydim. İnsanın içtenliği, iç güzelliği yüzüne, gözüne yansır.. Bunu fark etmiştim.
Elbette yüz yüze tanışmak, gerçekçi karar vermek açısından daha önemlidir. Fakat buna rağmen ilk izlenimlerde yakalanan o iyimser enerji ve pozitif yansıma bizde olumlu etki bırakmıştı.
Sanatın ilk uygulanmaya başladığı çağlardan bugüne, bütün sanat disiplinleri birbirinden ayrı olmadılar. Resim - çizimle, şiir - edebiyatla, fotoğraf - sinemayla iç içe oldu.. Şiirsiz sinema, edebiyatsız resim, müziksiz fotoğraf düşünülemez..
Sanatın herhangi bir dalı ile uğraşan kişiler, eğer diğer sanat dallarından beslen-e-miyorsa, eksiktir, yarımdır, çoraktır, çöldür.
Yıllar önce; mesleğinin yanında, ilgi alanı olan fotoğraf ve yazılı mizah konusunda da ürün veren bir öğretim görevlisi tanıdığım, "Bir Belediye Başkanı, bir Vali veya herhangi bir kurum Müdürü resim sergisi, fotoğraf sergisi de açabilmeli. Bu anlamda donanımlı olabilmeliler" demişti. "Hiç böyle bir örneğe rastladınız mı?" diye de sorduğunda, bir anda bütün o saydığı makamlardaki gelmiş geçmiş kişiler aklımdan ve gözümün önünden bir anda gelip geçti. Sonuç: olumsuzdu elbette.
Sanatla iç içe bir kaç örnek isim..
Aslında çok doğru ve olması gereken buydu. Ancak örnek oluşturacak çok az isim var denilebilir. Örneğin en iyi bildiğimiz örnek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Rauf DENKTAŞ'tır (27 ocak 1924 - 13 Ocak 2012).
Diplomasi trafiğinde de fotoğraf makinesini yanından ayırmayan biriydi O. Yazdığı kitaplar yanında, gazetelere yazılar yazmış, kendi gündeminden söz ettiği "ART" isimli Televizyon programı yapmıştı.
Aklıma gelen diğer örneklerden bazıları.. Karikatürcü Oğuz ARAL (1936 - 26 Temmuz 2004), karikatür ve dergi (Gırgır) yöneticiliği yanında, saz çalan, tiyatro yönetmenliği yapan ve Gırgır sonrası dönemdeki kısa yaşamında yağlıboya tablolar yapan bir kişiydi.
Müzik alanında kendine özel yorumu ve besteleriyle bildiğimiz İlhan İREM (İlhan ALDATMAZ) (D.T. 01 Nisan 1955 - ), resimle iç içe ve açtığı sergilerle biliniyor.
Az da olsa örnek gösterebileceğimiz sanatsal kişilikler var. Fakat ben şimdi yeni bir örnek vereceğim. Daha doğrusu, Sanatsal özelliğini yeni öğrendiğim bir değerli şahsiyet.
27 yıl öncesinden tanımak..
Kim olduğunu söylemeden önce, 27 yıl öncesine götüreyim sizi..
Trabzon.. Yıl 1995..
Dünyaya bakış açımızın aynı olmadığı ancak gayet iyi dostluğumuz olan bir arkadaşımdan ilk kez duymuştum sözünü edeceğim kişinin adını. O'ndan hayranlıkla söz ederken, hem mesleğindeki başarısına, yazdığı kitaplarına ve bir de ses tonuna, yakışıklı - karizmatik oluşuna vurgu yapardı. Dış görünüş olarak özellikle saçlarının biçimini çok beğenirdi. Diğer bir anlamda ise O'nu kendisi ile, kendisini de O'nunla özdeşleştirirdi.
Arkadaşım bu değerlendirmelerinde haklıydı. Tanıdıkça ben de aynı fikirdeydim. İnsanın içtenliği, iç güzelliği yüzüne, gözüne yansır.. Bunu fark etmiştim. Elbette yüz yüze tanışmak, gerçekçi karar vermek açısından daha önemlidir. Fakat buna rağmen ilk izlenimlerde yakalanan o iyimser enerji ve pozitif yansıma bizde olumlu etki bırakmıştı.
Gündemimize alır, hakkında konuşurduk zaman zaman. O'nu bana tanıştıran arkadaşımla bir süre sonra dostluğumuz bitse de, o günlerden sonra ben hep takipte kalmaya çalıştım bu sözünü ettiğim ve az sonra ismini açıklayacağım kişiyi.
Yıllar sonra, geçtiğimiz aylarda Twitter'da tesadüfen karşılaştım bu kişiyle. Mesleğinin yanında çizimlerini de görünce, 27 yıl öncesinden hakkında yaptığımız değerlendirmelerde yanılmadığımıza tanık oldum.
Çocuk/genç ve yetişkin uzmanlık alanları olan bir psikiyatrist..
Size sözünü ettiğim bu değerli insan, çocuk/genç ve yetişkin uzmanlık alanları olan bir psikiyatrist.. Dr. Yankı YAZGAN..
Sanata, olaylara, doğaya ve çevreye duyarlı saygın bir kişilik. BirGün gazetesinde de çizgileri her hafta yayımlanıyor. Twitter hesabında paylaştığı çizgilerini çok sevdiğimi belirtmek isterim. Serbest, zorlama olmadan, rahat ve içten çizgiler.. Kişiliği, mesleği ve sanatıyla bütünlük içinde.. Kendisini takip etmenizi, kitaplarını ve web sayfasında yazılarını okumanızı öneririm.
Dip Not: Yankı YAZGAN'ın Twitter'daki paylaşımlarında yine çizimleriyle dikkat çeken bir isim, Aras YAZGAN.. Çizgi roman özellikleri taşıyan, fantastik çizgileriyle ilerde yazı konumuz neden olmasın!..
Yankı YAZGAN..
Uzmanlık alanları çocuk/genç ve yetişkin psikiyatrisi olan Dr Yankı Yazgan (1959), Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Profesör, Yale Child Study Center’da öğretim görevlisi olarak eğitim ve araştırma çalışmalarını sürdürmüştür.
Çocukluk ve gençlik yıllarını İzmir’de geçirmiştir.
Eğitim aldığı kurumlar Bornova Anadolu Lisesi (orta), Ankara Fen Lisesi, Ege Tıp Fakültesi (tıp), Marmara Tıp Fakültesi (uzmanlık, psikiyatri) ve Yale Tıp Fakültesi (üst-uzmanlık, çocuk ve ergen psikiyatrisi).
Klinik uygulamalarda ve bilimsel araştırmalarında odak alanlarını nörogelişimsel bozuklukların tanılanması ve multimodal tedavilerinin uygulamaları oluşturmaktadır.
Beyin bilimleri ve psikiyatri alanındaki bilgilerin herkes tarafından anlaşılmasını ve kullanılmasını amaçlayan ‘popüler bilim’ temelli yazı ve kitap yanı sıra çok sayıda ulusal ve uluslar arası hakemli bilimsel dergi makalesi ve kitap bölümü yazmıştır.
Kitapları
- "Yaşantıların Psikolojisi ve Biyolojisi"
- "feelings Run Faster"
- "Kalp Çarpar Beyin Böler"
- "Bir Tatlı Telaş"
Yankı YAZGAN:
Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.