İki odalı evlerinde mutfak yoktu. Dış kapının açıldığı küçük ve dar salonun dip tarafında gaz ocağı ile yemekler pişirilirdi. Hayır, bu fiziki koşullara rağmen yoksul değillerdi.
Paranın alım gücü ve zengin yoksul farkının çok az olduğu dönemlerdi. Dünya ve ülkenin genel gelişmişlik düzeyi içinde sürdürülen ortalama bir yaşamdı.
Çünkü her hafta sonu pazara gidilir, dolu dolu alışveriş yapılırdı. Pazarda, alışveriş yapanların yükünü taşımak için, sırtında geniş ağızlı sepetleriyle hamallar gezinirdi.
Yıl 1971.. Cevdet SUNAY'ın Cumhurbaşkanı, Süleyman DEMİREL'in Başbakan olduğu günlerdi.
O sabah her zamanki gibi yine erkenden yer sofrasında ailesiyle birlikte kahvaltıdaydı. Anne-Baba farklı işlerde çalışıyorlardı. Anne işçi, baba memur statüsündeydi. Kendisi 11 yaşındaydı. Kendisinden üç yaş küçük kardeşiyle soğuk bu Mart gününde uykulu gözlerle okula gitmeye hazırlanıyorlardı.
İki odalı evlerinde mutfak yoktu. Dış kapının açıldığı küçük ve dar salonun dip tarafında gaz ocağı ile yemekler pişirilirdi. Hayır, bu fiziki koşullara rağmen yoksul değillerdi. Paranın alım gücü ve zengin-yoksul farkının çok az olduğu dönemlerdi. Dünya ve ülkenin genel gelişmişlik düzeyi içinde sürdürülen ortalama bir yaşamdı. Çünkü her hafta sonu pazara gidilir, dolu dolu alışveriş yapılırdı.
Pazarda, alışveriş yapanların yükünü taşımak için, sırtında geniş ağızlı sepetleriyle hamallar gezinirdi. Her tür meyve ve sebze fazlasıyla alınır, çevreden bir hamal çağrılır, alınan ürünler sepete yüklenirdi. Annesiyle eve doğru yol alırlarken, hamal da yüklü nevale ile arkadan takip ederek gelirdi.. Eve varınca tüm alınanlar sepetten salona boşaltılırdı. Ardından hamalın ücreti ödenir ve giderdi.
O soğuk Mart sabahı her zamanki gibi ailesiyle birlikte yer sofrasında kahvaltıdaydı.. Kitle iletişim araçlarından yalnızca radyo vardı. Onlar da bir radyoya sahiplerdi. Elektrikli Philips marka bir radyo.. Kahvaltı saatinde de mutlaka açık olurdu ve hep haber saatine denk gelirdi kahvaltı..
O soğuk Mart sabahı kahvaltı anını şöyle anlatır; "Ailede sık sık tartışma olurdu. Babam çok sinirli bir insandı. Anneme karşı yüksek sesle çıkışır, kızar hatta bağırır ve tehditler savururdu. Bir keresinde 'Yakarım bu evi!' diye tehdit savurduğunda çok korkmuştum. Tartışmaların nedenini bilemez, kardeşimle susar, korkar ve sessiz kalırdık..
Bütün bunlar bilinçaltıma olumsuz birer ağırlık gibi kilometre taşları olarak döşenmeye başlamıştı.. O yaşta bir çocuk için fazla yük demekti.."
O soğuk Mart sabahında yine gerilimli ve pek de diyalog olmayan bir şekilde kahvaltı ediyorlardı. Evlerinin bu küçük odasında sessizliklerini dağıtan tek şey, radyo idi. Saat 7 haberleri veriliyordu. Ülkede önemli olay sayısı çok sınırlıydı. Ancak radyodaki bu günün ilk haberi, herkesin kendini, kendi problemlerini unuttuğu haberdi.
Radyo haberini sunan spiker heyecanla, yer ve isim vererek günlerdir aranan kişinin kıstırıldığını ve yakalandığını anons ediyordu. Tarihi bir gündü.. Bir dönüm noktasıydı.
O soğuk Mart sabahında yer sofrasında kahvaltısını yapmakta olan 11 yaşındaki ilkokul öğrencisi, hafızasında yer eden o anı anlatırken yeniden aynı heyecanı etkiyi hissediyordu.
"Radyo spikerinin verdiği haberin tüm detaylarını öyle bir anlatışı vardı ki, ben o anı hayalimde canlandırmıştım bile. Biz Radyo Tiyatrosu dinleyerek hayal kurmayı öğrenmeye başlamıştık zaten o günlerde. Haberdeki kurgu öylesine yalın ve merkeze odaklıydı ki, anı yaşamamak olası değildi. Yakalanan kişiden öylesine söz ediliyordu ki, benim tepkimi çekmiş, acıma duygumun öne çıkmasına neden olmuştu.. Yakalanan kişinin kim olduğunu ne yaptığını, suç işleyip işlemediğini bilmiyordum. Ancak, acıma duygusuyla birlikte ondan yana harekete geçen duygusal reflekslerime engel olamamıştım. Haberin ayrıntılı içeriği o şekilde olmasaydı belki de bende bu tür duygu yoğunluğu gelişmeyecekti. Kısacası çok üzülmüştüm yakalanan o kişi için.
Yıllar sonra gerçeği her şeyi ile anladığımda, bir dönemin tanıklığını, o soğuk bir Mart gününde yaşamış olmanın ayrımına vardım. Aradan 51 yıl geçmiş.. O gün üzüldüğüm kişi, iki arkadaşı ile, yanlarında bize bıraktıkları onurlarıyla 50 yıl önce bugün sonsuzluğa yürüdüler."
Selam olsun onurlu insanlara!
Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.