Pazar Notları.. Mizah, Sanal Ortam ve Gündeme Dair


Yazılı mizah geleneği, 1990'larda yayımlanmaya başlayan Leman, Hıbır gibi benzeri mizah dergilerinde, karikatürle bir arada yer almaya başlamıştır. Devam eden süreçte yazılı mizahta üretimini sürdüren mizahçılar artık eserlerini kitaplaştırmaya da  başlamışlardı.



Yaşlı karikatür ustalarının sık sık üzerinde durduğu bir konudur, karikatür çizecek kişinin donanımlı olması konusu.

Karikatürcünün diğer insanlara göre artı bilgi birikiminde olmasının önemi vurgulanmıştır. gençlere bu konu öğüt anlamında önerilmiştir. 

Önerilen bu donanımlı olma hali; karikatür çizerinin (çizgide kendini geliştirmesini ayrı tutalım), üretkenliğine ve espri anlayışına büyük katkılar sağlamaktadır. Dolayısıyla vereceği mesajın da daha net ve daha rahat ulaşmasına katkısı olacaktır. 


Çizgi öncesi..

Sözlü ve yazılı mizah geleneği, çizgi öncesi dönemlerde önemli bir misyonu üstleniyordu. Türk edebiyatında gerçek anlamdaki ilk mizah ürünleri masallar, fıkralar ve seyirlik oyunları olmuştur. Az da olsa Divan edebiyatında da mizah yer almıştır. 

(2007)
Tanzimat devrinde Teodor Kasap ve Direktör Ali Bey’in yazdıkları tiyatro eserleri önem kazanmıştı. Şinasi’nin Şair Evlenmesi, Ziya Paşa’nın Zafername Şerhi, Namık Kemal’in imzasız fıkra ve yergileri bu tiyatro eserlerini izledi. 

II. Meşrutiyet’le birlikte daha da gelişme gösteren Türk mizah edebiyatı, Baha Tevfik, Peyami Safa, Ömer Seyfettin, Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon gibi birçok yazar mizah yazılarıyla ünlendi.

Cumhuriyetle birlikte Türk mizahı yeni bir kimlik kazandı. Bu devir yazarları geçmişi eleştiren, yeni devri savunan bir tutum benimsedi. Çok partili devirle birlikte mizah kapsam ve konu bakamından büyük zenginlik kazandı. Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz, Orhan Kemal, Bedii Faik, Haldun Taner, Muzaffer İzgü, Çetin Altan gibi yazarlar bu devrin önemli isimleridir. 1940'larda Nesin ve Ilgaz'ın Markopaşa dergisindeki çalışmaları halk tarafından benimsenmiş ve derginin tirajını yükseltmiştir.


Yazılı mizah geleneği, 1990'larda yayımlanmaya başlayan Leman, Hıbır gibi benzeri mizah dergilerinde, karikatürle bir arada yer almaya başlamıştır. Devam eden süreçte yazılı mizahta üretimini sürdüren mizahçılar artık eserlerini kitaplaştırmaya da  başlamışlardı.

Gırgır dergisi çizerlere yeni kapılar açtı..

Aslında derinlemesine bir araştırma konusu olduğundan şimdilik bu kadarına değindim. Tekrar çizgiye, karikatüre dönecek olursak.. Türkiye'de 1950'ler ve 1960'ların karikatür çizerleri evrensel çizgiyle hem dünya mizahında yer edinirken hem de kendi iç sorunlarımıza değinmeye çalışıyorlardı. 1972'de Oğuz ARAL yönetiminde yayın hayatına giren Gırgır mizah dergisi, yeni çizerlere kapı aralarken, sorunlara daha sokaktan bakmaya başladı. Belki de asıl gerçek, sorunlarımızın çoğalıyor olmasıydı. Çıkan ve çıkacak olan mizah dergileri ve sosyal yaşama dair sorunlar aynı hızla at başı gidiyordu.

(2007)
2000'li yıllardan günümüze kadar geçen sürede hızla gelişen teknoloji, kısa aralıklı aşamalarla
çok başka boyutlara evrilmeye başladı. İnternetin yayılması ile hızla çoğalan sanal topluluk platformları dünyada yığınları etkileyerek içine çekti. Bu bir anlamda halkın da mizahçılarla birlikte mizah yapmaları demekti.

Yazılı, çizgili mizah yapanlar birarada..

Bu tam olarak ne demekti? Günümüzde yazılı çizgili mizah yapanlar, geleneksel mizah dergilerinde yer almayı sürdürürken, dijital ortamlarda da bulunmakta gecikmediler. Böylece kendilerini ve ürettiklerini geniş kitlelere ve hatta ülke dışına ulaştırdılar. Toplulukların etkileşimde bulunduğu sanal ortam platformlarında ayrımsız herkes bir arada olabildiğinden, sosyal yaşama, ekonomiye, siyasete kısacası gündeme dair her türlü gelişme ya da konu için düşünce açıklama ve yorum yapma şansı elde edildi. 


Böylesi dijital gelişme..

İçinde mizah yeteneği olan, ironi yapmayı bilen her kullanıcı kendini özgürce ortaya koydu. (Buradaki özgürlüğün ölçüsü tartışma konusudur). Böylesi dijital gelişme; bir çizerin karikatürünü çizip yayma hızını geride bırakmaktadır. Yani çizerin gündeme dair yakaladığı bir espriyi çizip yayımlayana kadar, o eprinin binlercesi saniyeler içinde yazılı, fotoğraflı, kolajlı,  Photoshop'lu olarak anında milyonlarca kişiye ulaşabiliyor. Hatta sahte, taklit (feyk) hesap kimlikleriyle bu espri, ironi daha rahat yapılabiliyor.

Sanal ortam platformlarından Twitter..

(2007)
Karşılıklı yazışmalarda Twitter en çok kullanılanlardan.. Yazışmalar, çoğunluğu birbirini hiç tanımayan hatta tanıyamayacak olan binlerce insan arasında geçebilmekte. Bu tanımıyor olma hali, platformları daha rahat ve kolay kavga ve tartışma alanı haline getiriyor. Dahasıİ hakaret, küfür, tehdit ve nefret duygusunun da çok sık görülebildiği bir alan.

Gündem hızlıca tüketildiğinden; örneğin bir kullanıcı yazısında bilmeden veya aceleden yazım hatası yapmışsa, o konuda duyarlı bir başka kullanıcı konu içeriğini bir yana bırakarak yazım hatasını karşı tarafa anımsatıyor. Buradan başlayan bir başka tartışma konuyla ilgili olmaktan çıkarak kişiler arasında yaşanıyor.. İlk Tweet sahibine kimileri olumlu görüş belirtirken, övgüde bulunurken, bu kişiler karşı görüşte olanlarca saldırıya uğrayabiliyor. Karşılıklı atışmalar yığını Tweet'ler art arda  sıralanıyor.




Eskilerden Facebook...

Tıpkı Twitter gibi Facebook da bir yazışma ve tartışma ortamı. İlk yıllarındaki yoğunluğu şimdi yok. Ancak paylaşımlarda görsel ve yazım olarak mizahı da içinde barındıran çok şey yer alıyor. Yeni çıkan bir çok sanal platform sonucu Facebook biraz terk edilmiş gibi kalsa da kendi kulvarında akmayı sürdürüyor. Onun yaşlılara kaldığını söylüyor gençler. Çünkü gençler Facebook'u aşmış; Twitter, Instagram, TikTok, Telgram ve diğerlerinde etkileşimdeler.

Sanal ortamlarda diğer yaşananlar arasında neler var.. Yardım isteyenler, özel sorunlarını geniş kitlelere ulaştırmak isteyenler, yetkili makamlara ulaşma çabasında olanlar, dolandırıcılık yapmaya çalışanlar, yalan haber yayanlar, duygu sömürüsü yapanlar ve yapay gündem belirlemeye çalışan örgütlü / örgütsüz, paralı / gönüllü troller..
Bir de gerçek kimliği ve fotoğrafıyla olmayanlar var. Kötü niyetli değilse, açıklayacağı düşüncelerinden dolayı başına her hangi bir problem geleceğinden endişelendiğindendir. O nedenle bu davranışı normal karşılamak gerekir.


Sanal ortamın bizdeki en ilginç yanı, gündeme dair problemlerin, protestoların bu düzlemde yansıtılarak çözüm üretileceğini sanma yanılgısıdır.

Ayçiçek yağı ve zeytin ağacının önemi..

Elbette bunun sistemsel ve siyasi/politik nedenleri var ancak, yine de çözüm yeri bu söz konusu sanal platformlar değil. Bu gerçeğin bilinebilmesi için, bilincinde olması gereken kitle sayısının ülke çoğunluğunu oluşturması gerekiyor. Öyle olmayınca, çeşitli söylentilerle bilinçsiz yığınları istenildiği gibi yönlendirip, küçük çıkarlarını günübirlik kurtaran, sorunu çözdüğünü zanneden ama çözmemiş olan "ayçiçek yağı" fırsatçılarına dönüştürebilirsiniz. Buradan varacağımız nokta, zeytin ağaçları bir ülke için olmazsa olmaz değerindedir. 

Girne'deki zeytin konulu yarışma.. 

Girne'de her yıl düzenlenen "Zeytin" konulu karikatür yarışması şimdi daha anlamlı. Umarım bizdeki zeytin ağaçları katliamı orada yaşanmaz ve zeytin ağacı üzerine daha duyarlı kazanımlar elde edilir.

Vikipedi / Türk Edebiyatı >


(2007)


  Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.
Daha yeni Daha eski