Anlatacaklarımdan bazıları, benim birebir tanık olduğum, yaşadığım olaylardır.. Bazıları da yakın akraba ve dost çevremden derlediklerimden oluşuyor. Anlatılardaki yaşanmışlıkların en önemli özelliği, günlük konuşma ve diyalogları olması,
Cumartesi Fıkraları - 4
Yaşanmış fıkra gibi olayları "Cumartesi Fıkraları" başlığı altında size anlatmaya devam ediyorum.
Bu dizi bünyesindeki olayların bir çoğu Trabzon'da 1990'lı yıllarda ve 2000'li yılların ilk 10 yılında yaşanmıştır.
Anlatacaklarımdan bazıları, benim doğrudan tanık olduğum, yaşadığım olaylardır.. Bazıları da yakın akraba ve dost çevremden derlediklerimden oluşuyor.
Anlatılardaki yaşanmışlıkların en önemli özelliği, günlük konuşma dili ve diyalogları olması, zorlama olmaması ve doğal olmasıdır. Dolayısıyla ortaya esprili fıkra gibi anekdotlar çıkmaktadır.
Ancak bu noktadaki etken olan faktör şu ki, diyalogların yaşandığı anın, sıradan günlük konuşma anları olması ötesinde, aşağıda sıraladığım gibi, sevimli-sempatik birer fıkra tadında olduğunun ayrımına varabilmektir. Buradaki derlemeler işte bu ayrımın farkında olarak ortaya çıkmıştır.
O halde hadi başlayalım hemen!..
0031 “GECE MAÇI”
Trabzonspor'un eski stadı Avni Aker'in ışıklandırma direklerinin yeni dikilmeye başlandığı günlerdi. Hiç bir elektrik direğine bezemeyen bu devasa aydınlatma direklerinden birini yakından gören iki ihtiyar adam aralarında konuşurlar;
- "Ha bu direkleri ne yapayiler?"
- "Sahayi işıklandıracakler.. Gece maçi oynayacakler, daa!.."
- "Eee.. Ha bu dişarisi ne olacak?.. Ha burasi gene karanluk olur!.." (Trabzon, 2000)
0032- “DİŞ FIRÇASI”
Çarşıda satıcı yüksek sesle;
- "Üç diş fırçası beş yüz bin liraaa!.."
Yaşlı bir teyze;
- "Ha onun macuni niye yok?.."
Satıcı biraz bozulur gibi olur;
- "Oni da bakkaldan alacasun!.". (Trabzon, 2000)
0033- “YANLİŞ OKUDUM”
Ramazanda iftar ezanını saatinden erken okuyan imam, durumu fark edip, camii hoparlöründen bir anons yapar;
- "Bozmayun!.. Yanliş okudum!.."
0034- “ŞOFBEN”
Kahramanımız Trabzon’un Boztepe Mahallesi’nde ikamet etmektedir. Bilinen lakabı “Nani”dir..
Nani aynı zamanda fanatik bir Trabzonspor taraftarıdır.
Bir gün evindeki şofbeni yerinden söküp vurmuş sırtına.. Götürüp satacak ve parasıyla
Trabzonspor’un deplasmanda oynayacağı maça gidecektir. Annesi bu manzarayı görünce feryat eder;
- “Şofbeni neriye götiriysun, ulaa!..”
Nani buna sinirlenir ve yoluna devam ederek,;
- “Yahu, maça da mi gidemiycuk!..” (Trabzon, 2000)
0035- “ŞAMPUAN”
Nani Bir gün Trabzonspor’un deplasmandaki bir maçı için taraftar kafilesi ile yollardadır. Otobüsteki taraftarlar da en az Nani kadar fanatiktirler. .
Mola verdikleri bir dinlenme tesisinde yemek yedikten sonra, kafile hareket etmek üzereyken büfeye baskın yapıp, her şeyi alarak (gasp ederek) resmen yağmalarlar.. Aldıklarıyla birlikte otobüse doğru koşarlarken, Nani de en arkadadır ve arkaya dönüp baktığında, büfenin vitrininde bir şampuan kaldığını görür..
Kızgınlıkla bağırır arkadaşlarına;
- “Ulaa!.. Ha o şampuani niye almadunuz?.. Beğenmedunuz mi!..” (2000)
0036- “AYVA“
Nani bir gün ayva çaldığı için, polis tarafından yakalanmıştır. Hırsız damgası yemek üzeredir.
Götürüldüğü polis merkezinde komiser Nani’ye sorar;
- “Niye çaldın adamın ayvalarını?..”
Nani pişmandır;
- “Valla billa bi daha çalmiyacağum, komserum!.. Ayvayi çalduk ama ayvayi da yeduk!..”
(Trabzon, 2000)
0037- “NASIL İSTERSEN”
Semerciler çarşısında, giysiler satan satıcı yüksek sesle;
- “Al vatandaş, aaall!.. Ucuz bunlaaar!.. Aaall!.. İster depremzedelere hediye et, ister kendin kullan!..”
(Trabzon, 2001)
0038- “KAZAKLAR”
Trabzon Semerciler çarşısında tezgahtar, malını satmak için var gücüyle bağırıyor;
- "Bayan kazaklar üç milyooon.. bayanlar üç milyooon!." (Trabzon, 2001)
0039- “TUTMAYAN OTOBÜS”
Rize’den Ankara’ya hareket edecek otobüste yolcular yerlerini almaktadırlar. Bir adam yaşlı annesiyle Samsun yolcusudur. Adam annesine;
- "Anacuğum, hiç merak etma!.. Ha bu otobüs, ‘tutmayan’ otobüstendur, ha!..
Annesi;
- "İnşallah tutmaz beni da, rahat giderum!.."
- "Yok anacuğum, yok!.. Merak etma!. Tutan otobüsleri firma geri aliyi!.." (Rize, 2000)
0040- “YER VAR Mİ”
Akçaabat’a gitmek üzere Trabzon’dan hareket eden minibüs tıka basa yolcu doludur. Yolda bir yolcu daha gören şoför, 'bir yere sıkıştırıp alırız' düşüncesiyle, yer olup olmadığını tekrar öğrenmek için arkadaki muavine seslenir;
- “Yer var mi?”
Muavin, yer olmadığı cevabını alaycı bir yanıtla verir;
- “Hee, üstte var!..” (Trabzon, 2001)
Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.