Tatsız Bir Konu: İntihar

Tatsız Bir Konu: İntihar

Tatsız bir konudur.  Ancak üzerinde durulması gereken çok önemli bir sorundur. Uzmanların devrede olması gereken kritik bir özelliğe sahiptir.  Sözünü ettiğim şey, intihar. İki gün önce; tesadüfen rastladığım bir kısa bilgi beni çok üzdü. Facebook'taki paylaşımda Resim Öğretmeni ve


Her canlı organizmanın, adını 'ölüm' olarak nitelendirdiğimiz bir başka forma dönüşecek olması gerçeği benim ön kabulümdür. Bu değişmez gerçeği insanların kabullenebilmesi, acıların kontrolünü de sağlayacaktır. Ölüm vardır ve yitirilen için veda etmek güçtür. Acısı kişinin içinde yaşar. 

Birkaç yıl aradan sonra bir gün; Trabzon'da Karikatürcüler Derneği temsilcilik bürosunda pencereden sokağa baktığım bir anda, tiyatro grubumuzdan bir arkadaşımı görüp seslendim. Kuzey yönüne, deniz tarafına gidiyordu. "N'aber! Nereye böyle?" diye seslendim. "İntihar etmeye!.." dedi. 

"Bun-alım-ı" / (22)
(Taslak İllüstrasyon: Muammer KOTBAŞ, 17.02.2005)

Tatsız Bir Konu: İntihar

Tatsız bir konudur. Ancak üzerinde durulması gereken çok önemli bir sorundur. Uzmanların devrede olması gereken kritik bir özelliğe sahiptir. Sözünü ettiğim şey, intihar.

İki gün önce; tesadüfen rastladığım bir kısa bilgi beni çok üzdü. Facebook'taki paylaşımda Resim Öğretmeni ve karikatürcü Özgür EVRAN'ın yaşamına son verdiği duyuruluyordu. 'Musa ANTER Gazetecilik Ödülü'nü üç kez kazanmış bir çizerdi.


Her canlı organizmanın, adını 'ölüm' olarak nitelendirdiğimiz bir başka forma dönüşecek olması gerçeği benim ön kabulümdür. Bu değişmez gerçeği insanların kabullenebilmesi, acıların kontrolünü de sağlayacaktır. Ölüm vardır ve yitirilen için veda etmek güçtür. Acısı kişinin içinde yaşar. 

Bir diğer kabul ederek onayladığım, kişinin bilinçli olarak yaşamına son vermeyi isteyeceği Ötanazidir. 
(Kişinin veya bir hayvanın yaşamını, yaşamlarının dayanılamayacak durumda olarak algılanması nedeniyle, acısız veya çok az acıtan bir ölümcül enjeksiyon yaparak, yüksek dozda ilaç vererek veya kişiyi yaşam destek ünitesinden ayırarak sonlandırmak.) (Kaynak: Wikipedia)

"Beni ezen siyasal sorumluluğu yüklenemiyorum.."

Bu konuda kabul edemeyeceğim eylem, intihar girişimidir. Aklımda kalan ve unutamadığım; İtalyan şair, romancı, çevirmen ve eleştirmen Cesare PAVESE'in (d. 9 Eylül 1908 – ö. 27 Ağustos 1950), intiharıdır. İntiharından önceki gün, “Artık sabahı da kaplıyor acı.” diye kısa bir not düşmüştü. 


Bunun öncesinde de, 27 Mayıs 1950'de günlüğüne şu satırları yazmış olması bütün gerçeği açıklayan belge niteliğindedir:

" ’48-’49′daki mutluluğumun hesabı görüldü. Bu soylu mutluluğun gerisinde şu vardı: Güçsüzlüğüm ve hiçbir şeye bağlanmayışım. Şimdi, kendime göre, girdabın içine girdim; güçsüzlüğümü seyrediyor, onu iliklerimde hissediyorum, beni ezen siyasal sorumluluğu yüklenemiyorum. Bunun tek çözümü var: İntihar. " Cesare Pavese – 27 Mayıs 1950

Bütün intiharlarda temel neden kendini güçsüz hissetmek, üstesinden gelinemeyecek olmanın teslimiyeti ve söz konusu problemle (olay ya da kişilerle) savaşım gücünün yitirilmiş olmasıdır. İntihar eylemini düşünen kişinin çözüm olarak gördüğü bu girişim aslında çözüm değil, bir kaçıştır. 

"Kişi ne kadar umutsuz olsa da.."

Bir etkinlikte dinlediğim Yazar Yalçın KÜÇÜK, söyleşiyi bitirip, salondan çıkarken bizlere "mücadeleden vazgeçilmemesi ve direnmek gerektiği" üzerine bir şeyler söylerken; çok iyi bir örnekleme yapmıştı: "Kişi ne kadar umutsuz olsa da, üzerine bir büyük kaya parçası koyulduğunda bile kendini bırakmaz ve gövdesini şöyle bir yerden kaldırmaya çalışır. Kaldıramayacağı bir yük olduğunu bilmesine rağmen yine de o hamleyi yapar."


Yolumu aydınlatan ışık..

Bu sözleri duyana kadar ben de intihara meyilli bir adaydım. 1992 yılında yaşadığım özel bir olayın travması beni o kadar sarsmış ve çözümsüzlüğe itmişti ki, intiharın çözüm olduğunu düşünerek kıyısına kadar gelmiştim. 

O anda (son anda) kendi çabamla yaptığım en iyi şey, zor olsa da yeniden bir sorgulama yapmış olmamdı. Ve ben her şeyi bir yana bırakıp yaşamaya, sıfırdan başlamaya karar verdim. O son anda topladığım gücüm benim büyüyen vazgeçilmez gücüm oldu. Sonrasında Yalçın KÜÇÜK'ten öğrendiğim yaşam dersi yolumu aydınlatan ışık oldu. Şimdi en azgın problem benim bu gücümü azaltsa da, sıfırlayamaz. 

"Yanlış mı duydum?.."

Birkaç yıl aradan sonra bir gün; Trabzon'da Karikatürcüler Derneği Temsilcilik bürosunda pencereden sokağa baktığım bir anda, tiyatro grubumuzdan bir arkadaşımı gördüm. Kuzey yönüne, deniz tarafına gidiyordu. "N'aber! Nereye böyle?" diye seslendim. Çok moralsiz bir ifade ile "İntihar etmeye!.." dedi. 

"Bun-alım-ı" (21)
(taslak İllüstrasyon: Muammer KOTBAŞ, 17.02.2005)

Binanın 3. katındaydım. "Yanlış mı duydum?" diye bir an düşündüm. Hemen onu yukarı davet etmenin en doğrusu olacağını düşünerek "Gelsene bi, konuşalım!" dedim. 
Geldi. Sordum, doğruymuş duyduğum. Kafasına koymuş doğrudan intihar etmeye gidiyordu. Görmesem, gerçekleştirecekti kafasına koyduğunu.  

Nedeni "karşılıksız aşk".. O kadar sevmiş ki, hiç kabullenemeyeceği tek seçenekle başbaşa ve çözümsüz kalmış. Güçsüz kalmış. "Böyle yaşamaktansa..." diyerek..

Konuştuk epeyce bir süre.. Kendi yaşamımdan örnekler verdim. Güç verdim, cesaret verdim.. Etkilendi.. 


O gün intihardan vazgeçti. Hayata döndü, yeniden başladı.. Sonrasında da söylediklerimi dikkate almış olacak ki, mücadelesini sürdürdü. 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim..

Benim de yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: "İntihar etmeyi düşünmek zayıflıktır. Ancak intihara karar verip gerçekleştirmek cesarettir". Buradaki cesaret, bildiğimiz anlamda korkusuzluk değil, yarı yitirilmiş bilincin verdiği hissetmeme durumudur. Tıpkı uyuşturucu alan canlı bombacı teröristleri gibi.

 Kişinin kalan son gücü, umudunun başlangıcıdır.

Hiç bir zaman umutlarını yitirmemeli kişi. Her ne kadar Friedrich NIETZSCHE "Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır." ('Nietzsche Ağladığında') dese de, kişinin kalan son gücü, umudunun başlangıcıdır. O en kötü anın geri dönüşündeki ilk dakikası sonrasında yaşanacak gelişmelerin neler olabileceğini bilemiyoruz. 

"Aydınlatıcı" olarak gördüğüm sanatın içindeki insanların intiharı daha üzücü ve büyük kayıptır.


Umutsuzluk  ve karamsarlık en fazla sanat eserlerindeki yerleriyle sınırlı kalsın! Bir de benden özlü söz: "Aydınlıkları karartan günler yaşanabilir.. Umut hep aydınlığı müjdeler.."

Hani her şey bitmişti!..

İntiharın eşiğinden dönmesini sağladığım tiyatrocu arkadaşım zamanla hayata öyle bir tutundu ki, 'umutsuz aşk' dediği o aşık olduğu kişi ile evlendiler sonunda. Şimdi sormak lazım: 
"E, hani her şey bitmişti!.."

Esenlikler!..💖

 

Bu içerik Kotbas Art Colors tarafından üretilmiştir.

Art Colors

Sanatın renklerine dair..

Yorum Gönder

İlginize teşekkür ederiz!

Daha yeni Daha eski